1. HABERLER

  2. TARİHÇEMİZ

  3. Adilcevazın Milli Mücadele'deki Yeri

Adilcevazın Milli Mücadele'deki Yeri

2 yıl 48 gün düşman işgalinde kalan Adilcevaz 23 Mart 1918 tarihinde 2 Ordu 16. Türk Kolordusu 8. Tümeni tarafından düşman işgalinden kurtarılmıştır.

A+A-

Adilcevaz; sırtını Süphan Dağı’na dayamış, karşısına Van Gölü’nü almış, eski bir yerleşim merkezidir.

Adilcevaz’ın tarihine baktığımız zaman ilçenin tarih bakımından oldukça zengin olduğunu görmekteyiz. M.Ö 2000 yıllarında Urartular’ın yaşadığı bu yerin, M.Ö 600 yıllarında İranlılar’ın ve M.Ö 330 yıllarında da Büyük İskender’in istilâsına uğradığını görmekteyiz.

VII. yüzyılda Hz. Ömer’in İslâm Ordusu tarafından zapt edilen Adilcevaz, 1040 yıllarına kadar Araplar’la Bizanslılar arasındaki savaşlara sahne olmuştur. 1050 yılından itibaren Selçuklular’ın hâkimiyetine giren bu şehir, 1514 yılında Çaldıran Seferi’ne çıkan Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına bağlanmıştır.

ADİLCEVAZ’IN İŞGALİ VE KURTULUŞU

1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlaması ve Çarlık Orduları’nın Anadolu topraklarına girmesini fırsat bilen Ermeniler, başta Van olmak üzere bu bölgede isyanlara kalkıştılar.

15 Nisan 1915 tarihinde Van’da Ermeni isyanının başlamasından önce Van Valisi Ömer Bey, Bitlis Valisi’nden yardım istemek zorunda kaldı.

Van Valisi, Bitlis Valisi’ne gönderdiği raporda: "Şu sıralar Ermeniler’in tavırlarından bir ayaklanma işareti görünmüyorsa da, ağırlık merkezinin Van’da bulunması sebebiyle ayaklanmaları halinde isyanı bastırmak için Bitlis Seyyar Jandarma Taburu’ndan Van’a yardım gönderilmesini istiyorum" diye yardım istiyordu.

Bu yardım isteğinden hemen sonra 27-28 Şubat 1915 tarihinde Adil-cevaz’daki Ermeniler bir isyan başlattılar. Adilcevâz’dan.Van’a gitmekte olan 30 kadar Siirtli askerin, Adilcevaz’a bir saat kadar mesafedeki Arin köyünde geceyi geçirmek için mola vermek istemelerine Ermeniler silâhla karşı çıktılar. Çıkan çatışmada bazı askerler yaralanınca Erciş’teki jandarma müfrezesi köye baskın yaptı. Askerlerin geldiğini gören silâhlı Ermeni çeteleri, yelkenli gemilere binerek Van Gölü’ne açıldılar.

Bu olaylardan kısa bir süre sonra 15 Nisan 1915 tarihinde Van’da büyük bir Ermeni isyanı ve Ermeni katliamı başladı. Van Valisi’nin daha önceki yardım çağrısı üzerine Bitlis’den Kazım Bey komutasında bir kaç nizamî tabur yardım için Van’a gönderildi.

Ermeniler bu isyanlar için önceden hazırlıklıydılar. 4 Kasım 1914 tarihinde Amerika’nın Detroit şehrinde ikamet eden Hivart ismindeki kızın, Bitlis’te bulunan Karaoğlanyan’a gönderdiği mektup, bunu ispatlamaktadır.

Mektup kısaca şöyledir:

KARAOĞLANYAN BİRADERLERE – BİTLİS

4 Kasım 1914 Didroit (Detroid)

Biraderim,

…… Milletimizin yeni hayatını bir hafta evvel gazetelerden okudum.

Ruslar; Doğu Beyazid ve Eleşkirt’e dahil olmuşlar. Zaten Türk’ü bitirecekler. Benim o zaman vatanıma dönmem muhakkaktır. Selâm.

Hivart


Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile Rus Kafkas Orduları Başkomutanı General Yudenich, ordularını süratle Doğu Anadolu topraklarına gönderdi. Balkan Harbi’nden Osmanlı Devleti’nin yenik ve yorgun çıkması, elde asker ve mühimmatın bulunmaması, Rus ordularının rahatça ilerlemesini sağladı.

Rus Generali Ogenovski, Tutak’ı işgal ettikten sonra 17 Mayıs 1915’de çarpışmalardan sonra Malazgirt’i ele geçirdi. Aynı zamanda sol kanadını Van Gölü civarındaki Adilcevaz üzerine yürüttü ve General Charpentier’e de haber göndererek, birliklerini Adilcevaz üzerine yürütmesini ve Adilcevaz’ın düşmesinden sonra da ilerleyişlerini sürdürmelerini istedi.

Bitlis ve çevresini korumakla görevli Mirliva Halil Paşa yanlış bir taktik sonucu emrindeki bütün askerleri bu bölgeden çekerek İran Azerbaycan’ı üzerine bir sefer düzenlediğinden, Ruslar’ın ilerleyişine mani olunamamış ve Ruslar bu bölgeleri kolayca ele geçirmişlerdir.

Osmanlı Devleti bir yandan düşmanlarla uğraşırken, diğer yandan içte isyan eden Ermenilerle uğraşmak zorunda kalmıştı. Buna bir çözüm bulmak için 1915 yılında tehcir kanunu çıkarmak zorunda kaldı. Bu kanunla beraber bu yörelerde isyan etmiş çeteciler, daha güvenirli yerlere gönderildiler.

Haziran 1915 tarihinde Erciş’in Ruslar’in eline geçmesi üzerine Bitlis’ten Erciş’i kurtarmak için Hacı Temur Paşa’nın oğlu Albay Tabir Ağa, Binbaşı Osman Ağa ve Yüzbaşı Sait Ağa’nın komutasındaki Hamidiye Alayı, Adilcevaz yakınlarında Sarısu’dakı Oğuz köyünde Ermeniler tarafından pusuya düşürülmüş, silâhları alındıktan sonra hepsi kurşuna dizilerek şehit edilmiştir. Bu katliamdan yalnız bir tek kişi kurtulabilmiştir.

24 Haziran’da General Şarpantiye’ye ait birlikler Dilman’dan yürüyüşe başladılar; 500 milden fazla ilerledikten sonra Adilcevaz üzerine yürüdüler. Şarpantiye’nin komutasındaki birlikler süvari birlikleriydi. Daha önce Van’a sonra da Erciş’e vardıktan sonra bu yolla Adilcevaz’a geldiler.

Adilcevaz önlerine gelen General Şarpantiye, 36 süvari ve kazak bölüğü ve 22 topla şehire saldırdı. Daha önce de belirtildiği gibi Mirliva Halil Bey’in o tarihlerde Urmiye Gölü kenarında bulunması nedeniyle, Şarpantiye’nin atlı müfrezeleri fazla bir direnişle karşılaşmadan 26 Haziran 1915 tarihinde Adilcevaz’ı işgal ettiler.

Bu işgalden hemen sonra bilhassa insan kasabı Ermeni Generali Antranik’e bağlı Ermeni İntikam Taburları şehire dağılarak her zamanki bilinen katliamlarını yapmıştır.

23 Temmuz 1915 tarihinde 3’ncü Türk Ordusu’nun sağ cenahına komuta eden Abdülkerim Paşa, daha önce Malazgirt ve Tatvan’ı işgal etmiş olan Rus kuvvetlerine saldırdı. Ahlat’a doğru ilerleyen General Oganovski, bu hareket üzerine Adilcevaz’a geri dönmek zorunda kaldı. Yine daha önce Ahlat’ı işgal eden ve Purhus (Ovakışla) da bulunan Ermeni asıllı Rus Generali Nazarbekov (Nazarbekiyan) ve Tatvan’da bulunan General Şarpantiye, Türk kuvvetleri karşısında fazla tutunamayacaklarını anlayınca Adilcevaz’a doğru geri çekilmek zorunda kaldılar.

Adilcevaz’da bulunan ve Nazarbekov’un komuta ettiği Rus birlikleri, diğer Rus birlikleriyle beraber Adilcevaz’ı terkederek Van’a doğru geri çekildiler.

Yeterince takviye alan Rus kuvvetleri, 3 Şubat tarihinde bu sefer General Chernozubov komutasında Adilcevaz’a saldırarak, Adilcevaz’ı ikinci defa işgal ettiler.

Bitlis’in, Doğu Anadolu’yu Güneydoğu Anadolu’ya ve Bağdat-Halep’e bağlayan bir konumda olması, Türk Genel Kurmayı’nın bu yöre için süratle çare aramasına sebep olmuştur. Bu vesileyle Çanakkale savaşında büyük kahramanlıklar göstermiş ve o tarihlerde Edirne’de istirahatta bulunan 2’nci Ordu’nun Doğu Anadolu’ya sevk edilmesine karar verildi. İlk iş olarak 2’nci Ordu’ya bağlı l6’nci Türk Kolordusu’nun Bitlis ve çevresine gönderilmesi kararlaştırıldı. Komutanlığına da Anafartalar kahramanı Albay Mustafa Kemal Paşa atandı.

Bu kolordunun 8’nci Tümeni Bitlis’e, 5’nci Tümeni Muş’ta bulunuyordu.

Generalliğe yükselen Gazi Mustafa Kemal, 8 Ağustos’da Bitlis’i kurtardıktan sonra emrindeki birliklere taarruza devam etmelerini istemiş ve Tatvan, Ahlat, Adilcevaz’ın da kurtarılmasını emretmiştir. Ancak bu şehrimizin kurtuluşu Bitlis kadar kolay olmamış. 23 Mart 1918 tarihinde Türk askerinin ve milislerinin Adilcevaz’a girmesiyle 2 yıl 48 gün düşman işgalinde kalan bu güzel beldemiz bir daha işgal edilmemek üzere düşman işgalinden kurtulmuştur. Dünya durdukça bu şehrimizin gönderinde bayrağımız dalgalanacaktır.


KAYNAK: Doç. Dr. Vahdet Keleşyılmaz ,Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih bölümü

Bu haber toplam 9067 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yazılan yorumlar hiçbir şekilde www.adilcevaz13.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.