
İlçemizde Halk Takvimi
Ekonomik yapısı tarım ve hayvancılığa dayalı toplumlarda “Halk Takvimi” önemli bir yer tutar.
Ekonomik yapısı tarım ve hayvancılığa dayalı toplumlarda “Halk Takvimi” önemli bir yer tutar. Kullanılan halk takvimine göre gün ve aylara verilen isimler şöyledir:
Çile (Ayının İne Girmesi):
20 Aralık’ta soğukların başlayıp, ayının inine girerek kış uykusuna yatıp üç ay sonra, Sultan Nevruz da (21 Mart) uyanmasıdır. Ayı, ilk elli gün bir yanına, ardından kırk günde diğer yanına yatıp Sultan Nevruz da dışarı çıkar. Yiyecek bir şey bulabilirse ine geri dönmez. Eğer bulamazsa ine geri dönüp on beş gün daha yatar.
Nahir Govan:
15/ 21 Aralık’ta, kışın geldiğinin belirtisi olan sert fırtınalardır. Artık kış başlamıştır. Hayvanlar ahırlara sokulur.
Haç (Haç Çıkarmak):
20/ 21 Ocak’ta, Ortodoks Hıristiyan olan Ermenilerin bölgede yaşadığı zamanlarda yapılan bu uygulamayla, Van Gölü’ne “Haç”ı atarak soğuğu ölçmeye çalışıp, eğer haç gölden çıkarıldığında buz tutuyorsa o yılın bereketli geçeceğine inanılırmış.
Hıdırnebi:
Havaya cemre düştüğü vakit olan 21 Şubat, fırtınaların başladığı dönemdir.
Gençler (genellikle erkekler) ellerinde sopalarla, yanlarındaki poşet ya da torbaları gittikleri evin kapısına takarlar. Daha sonra bir yere saklanarak evin kapısına taş veya odun parçası gibi şeyler atarlar. Ev sahibi dışarı çıkıp da torbayı fark edince, saklanan gençler şöyle bir tekerleme söylerler:
Hıdırnebi, Hıdırellez,
Geldi geçti bahar yaz.
Verenin bir oğlu olsun,
Vermeyenin bir keçel (kel) kızı olsun,
O da düşsün tendir de yansın.
Çömçe gelir çöm ister,
Allah tan bir yağmur ister.
Verenin güzel bir oğlu olsun,
Vermeyenin çirkin bir kızı olsun,
O da düşsün tendir de yansın.
Ev sahibi poşetin içine erik, ceviz, şeker, kuruyemiş, para gibi şeyler koyarak kapıya asar ve kapıyı örter. Toplanan erzak veya para gibi şeyler gençler arasında paylaşılır.
Cemre:
Cemreler üçe ayrılır:
Birinci cemre, 20 Şubat’ta havaya düşer. Bu vakitten sonra hava ısınmaya başlar.
İkinci cemre, 27 Şubat’ta suya düşer. Bu vakitten sonra sular ısınmaya başlar.
Üçüncü cemre, 6 Mart’ta toprağa düşer. Bu vakitten sonra toprak ısınmaya başlar.
Şeytanın Kızının Babası Evine Gitmesi:
7- 15 Mart tarihleri arasında, daha açık bir ifade ile mart ayı ortasındaki iki çarşambadır. İlk çarşamba şeytanın kızı babası evinden gider. İkinci çarşamba babası evine geri döner. Bu döneme “Kara çarşamba soğukları” da denir. Şeytanın kızı babası evine geri dönünce, yanında yılan, çıyan, sinek, karınca gibi yaz hayvanlarından bazılarını da eteğinde getirir. 15 Mart’tan sonra bu hayvanlar yavaş yavaş görülmeye başlar. Buda, artık ilkbaharın başladığını insanlara bildirir.
Şeytanın kızı geri gelmeden bir gün önce ya da bir gün sonra (Salı / Perşembe) hava yağışlı olursa o yılın bereketli geçeceğine inanılır.
Zipler:
10 Mart’ta başlayıp bir hafta süren şiddetli soğuklardır. Bu soğukların Peygamberimiz tarafından da belirtildiği ve bir kimsenin bu soğuklarda tedbirsizce ölürse imanının zayıflığına delalet ettiğine inanılır.
Koca Karı Soğukları:
14/ 17 Mart’ta şiddetli soğuklar olur ve bu soğuklar bir hafta sürer. Bu ismin verilmesinin hikayesi ise şöyledir: Yaşlı bir kadın, oğlakları yaza yetiştirdim diye sevinir ve oğlakları otlatmaya çıkarır. Bu arada soğukların bitmesine de sevinerek mart ayına lanet eder. Bunun üzerine mart ayı, şubattan birkaç gün ödünç alır ve yaşlı kadının oğlakları soğuktan, fırtınadan telef olur.
Hacı Leylek (Leylek Karı):
22 Mart’ta başlayıp bir haftaya yakın devam eder. Leylekler gelmeye başladığı zaman soğuk ve yağışın başlamasından dolayı bu isim verilmiştir.
Aşure Günü:
Mart’ın üçüncü haftası aşure yapılarak on fakire dağıtılır.
Eşek Kırpma Zamanı (Kernebut):
2 Nisan’da havanın ısınmasıyla birlikte eşekler kırpılmaya başlanır.
Camış Kıran:
20 Nisan’da insanlar havanın ısınmasına aldanarak hayvanlarını (camışlarını) otlatmak için dağa götürmüş, ama birden çıkan tipiyle beraber yağmaya başlayan karla birlikte soğuktan tüm camışlar telef olmuş ve o tarihten itibaren nisan ayındaki şiddetli soğuklara bu isim verilmiş.
Hıdırellez:
6 Mayıs’ın gelmesi, yazın müjdeleyicisidir. Meyve ağaçları çiçek açmaya başlar.
6 Mayıs’ta ilkindi vaktinde nehir veya göl kenarına gidilip boş bir kağıda dilek yazılıp suya atılır. Bunu atarken içinden dilek tutulur ve yazılıp suya atılan bu dileklerin gerçekleşeceğine inanılır. Suyun kenarında arzulanılan şeyin resmi taşlarla çizilir. Çizilen resmin ortasına mum dikilip, dilek tutulur ve yakılan mum bitene kadar başında beklenir.
Gece yatarken de yine aynı dilek tutulur. Sabah namazına kalkılır. Namaz kılana kadar kimseyle konuşulmaz. Namaz kılındıktan sonra pişmemiş yumurtaların üzerine (yumurtada hiçbir iz ya da leke olmamalı) dilek tutan kişi, isminin baş harfini kurşun kalemle yazar. Şayet 3- 4 kişi birlikteyse farklı yumurtalara isimlerinin baş harfleri yazılır. Bu yumurta, bozuk parayla birlikte dilek tutularak bir gül fidesinin dibine gömülür. Akşam olunca gömülen bu yumurta çıkartılır. Eğer yumurtanın üzerinde herhangi bir iz ya da leke oluşmuşsa dileğin kabul olacağına inanılır. Bozuk paralarda çıkartılıp kırmızı kurdeleyle boş bir kağıda sarılır. Paranın çamurları silinmez. Bu parayı bir dahaki Hıdırellez’e kadar saklarlar (Bunun bereket getireceğine inanılır).
Çömçe Gelin:
Haziran’da yağan yağmura denir. Yağmur yağınca çocuklar evleri gezip aşağıdaki tekerlemeyi söyleyerek yiyecek ve para toplayıp aralarında paylaşırlar.
“Çömçe gelin çöm ister,
Allah’tan yağmur ister.
Verenin bir oğlu olsun,
Vermeyenin topal bir kızı olsun,
O da düşsün tandırda yansın”
Kurt Doğdu:
Temmuz ayında yağan yağmura denir. Bu ismin verilmesinin sebebi; temmuz ayında yağan yağmurdan sonra çıkan gökkuşağının altında kurtların yavruladığının düşünülmesidir.
Yasin İPEK’in ''Tarihle doğanın buluştuğu yer Adilcevaz'' isimli kitabından alınmıştır.
HABERE YORUM KAT