Karınca Mucizesi
Mucizeler peygamberlere verilmiş olağanüstü hadiselerdir. Mucizenin amacı peygamberin peygamberlik iddiasında doğru olduğunu tasdik etmektir. Mucize kelam ilminde peygambere verilen olağanüstü bir hadisedir ki bununla peygamberlik iddiasında bulunan kişinin peygamberliği tasdik edilir, şeklinde tanımlanmaktadır. Mucizeler peygamberlere hastır. Velilerin elleri üzerinde cereyan eden olağanüstü hadiselere ise keramet denir. Fakat çok harika veya mucizeye yakın esrarengiz hadiselere de zaman zaman mecazi manada mucize denilmektedir.
Biz burada peygamberlerin mucizelerinden değil, aksine cüssesi gayet küçük olan karıncanın haiz olduğu adeta mucizeler gibi özelliklerinden bahsetmeye çalışacağız. Aslında insan anlayabilse evrenin en küçük parçası olan zerre (atom)den galaksilere kadar her şeyde çok harika özellikler vardır ve Cenâb-ı Allah kâinatı o kadar mükemmel bir yapıya haiz yaratmıştır ki insan ilmi ve kudreti açısından her bir varlık mucizelerle doludur. Bu hususu çok iyi anlayıp keşfeden büyük âlim ve mütefekkir İmam Gazali, kâinatın mükemmelliği hususunda şunu ifade etmektedir: "Kâinat o kadar mükemmel yaratılmıştır ki daha mükemmelini yaratmak imkân dışıdır."
Cenâb-ı Allah'ın sonsuz kudreti ve ilmi açısından konuya bakılırsa Gazali'nin bu sözü belki yersiz olabilir. Ancak insan tasavvuru bakımından konuya bakılırsa Gazali'nin söylediği bu söz, mahza hakikattir. Örneğin insanın vücut yapısını düşünelim, bütün insanlık toplansa insan vücudunda en küçük bir ilave veya eksiltme yapabilirler mi? Buna asla imkân yoktur. Öyle ise daha mükemmel bir insan şekli tasavvur etmek ve daha mükemmel bir yapıya haiz insan yaratmak imkân dışıdır.
Evet, Cenâb-ı Allah tüm varlıkları en mükemmel şekilde yaratmıştır, ancak bu varlıkların bir kısmı daha harika bir şekilde yaratılmış ve daha fazla özellik taşımaktadır. Bu yazımızda esrarengiz özelliklere haiz karıncadan bir nebze bahsedeceğiz. Karınca cüssesi bakımından oldukça küçüktür, ancak insanı hayrette bırakacak esrarengiz özelliklere haizdir.
Karıncanın bazı özellikleri şöyle anlatılmaktadır: Karınca kış için dane toplayıp yerin altında depoluyor. Yağmurda bu daneler ıslanınca güneşli bir günde dışarı çıkartıp kurutuyor. Karınca topladığı danelerin yerin altında yeşermemesi için buğday danesini ikiye yarıyor. Arpa ve mercimek danelerinin yeşermemesi için kabuğunu soyuyor. Kerbeze denen bir bitkiyi, yeşermemesi için dörde ayırıyor. Çünkü bu bitki ikiye ayrılsa bile yine de yeşerir. Bu bilgiyi karınca nasıl öğrenmiştir? Elbette ki bunu sonsuz ilim ve kudret sahibi Cenâb-ı Allah kendisine ilham etmiş ve onun fıtratına yerleştirmiştir.
Karıncalar arasında sosyal ve siyasi dayanışma oldukça ileri düzeydedir ve karıncalar insanlar gibi topluluklar halinde yaşayıp köyler ve şehirler kurar. En büyük köyleri (yuvaları) Amerika'nın Pensilvanya şehrinin dağlık bölgesinde bulunmaktadır. Bu yuvaların arasından yollar, caddeler ve geçitler geçer. Buna rağmen her karınca çok harika bir şekilde evinin yolunu tanıyor. Karıncaların buradaki her köyü (yuvası) şu bölümleri kapsamaktadır:
1. Havalandırma kapısı.
2. Yabancıların girmesine mani olmak için nöbetçilerin mekânı.
3. Yazın çalışanlar için istirahat yeri.
4. Yiyeceklerin depolama yeri.
5. Yemek yeme yeri (mutfak).
6. Ordunun kışlası.
7. Kraliçe karıncanın yumurtlama odası.
8. Karınca sığırlarının yem yiyecek ahırı.
9. Karınca sığırlarının sağımı için diğer bir ahır.
10. Yumurtaları koruma yeri.
11. Küçük karıncaların eğitim yeri.
12. Karıncanın kışlık yeri ve onun sağında ölen karıncaları gömme yeri.
13. Kraliçe karıncanın kışlık yeri.
Karıncalar insanlar gibi kendi arasında savaşır ve arkadaşının intikamını da alırlar. 1926 yılında Londra’da bir hayvanat bahçesinde şöyle bir hadise cereyan etmiştir: Yoğun bir şekilde karınca bulunan bir karınca yuvasından bir karınca, başka bir karınca yuvasına gider. Buradaki nöbetçi karıncalar bu karıncayı esir alır, sonra öldürürler. Bu durumu öğrenen karıncanın yuvasındaki karıncalar, yol güvenliğini kontrol etmek ve ani bir saldırıya uğramamak için önce keşif amacıyla bir grup karıncayı gönderip yolu kontrol eder. Yolun emniyetli olduğunu öğrenince karşı tarafın yuvasına karşı saldırıya geçer ve iki taraf arasında dört gün boyunca savaş devam eder. Savaşa her iki taraftan bin civarında karınca katılır. Neticede saldırıya uğrayan tarafın tüm karıncaları ya öldürülür veya esir edilir ve böylece iki karınca yuvası arasındaki savaş da sona erer.
Karınca son derece esrarengiz ve adeta mucizeler gibi özelliklere haiz olduğundan Kur'an'da Neml Suresi (Karınca Suresi) adında bir sure mevcuttur. Bu surede calibi dikkat şu ayetler geçmektedir: “Nihayet onlar (Süleyman ve ordusu) karınca vadisine vardıklarında bir karınca şöyle seslendi: Ey karıncalar evlerinize girin ki Süleyman ve onun askerleri sizi ezmesin. Askerler bunu fark etmediler. Süleyman ise karıncanın bu sözünden tebessüm etti….” (Neml, 27/18-19)
Not: Karınca ile ilgili verdiğimiz bu bilgiler "el-Mucizetu ve'l-İcâz" adlı Arapça bir kitaptan alıntıdır.
YAZIYA YORUM KAT