Bu kelimeler ya kültür dilinde var olan bazı kelimelerin bozulması sonucu ortaya çıkarlar, ya da kültür dilinde bulunmayan o yöreye has olan kelimelerdir.
Adilcevaz ve Köylerinde bu tür kelimelere bol bol rastlanmaktadır. Bu da Türk dilinin zengin bir imparatorluk dili oluşunun en çarpıcı delilidir.
Akuka : Akar suyun geçmesi için duvardaki taşların arasından veya içinden bırakılan su yolu, gedik.
Alak şarpak : Karla karışık yağmur.
Alat: Kokulu bir çeşit baharat, çaya koku verir.
Aparmak : Götürmek
Arınbağ : Toprak damın üst-yan kenarları.
Arıstağ : Tavan
Asuman : Gökyüzü
Ayağça : Merdiven
Aynat: İnat
Balaca : Küçük
Barzan : Süt süzmeye yarayan tülbent.
Belengaz : Zavallı, biçare.
Berhane : Yaylaya götürülen eşyalar.
Bıldır : Geçen sene.
Bicek : Zamanından önce doğuran inek.
Biğeri : Soba bacası.
Bizav : Bir yaşına kadar ki inek yavrusu.
Buğçi : Testere
Bulak : Kaynak suyu, pınar.
Burluhan : Girdap
Cecim : Kalın ip.
Cendek : Hayvan leşi.
Cılız: Zayıf
Cırbıt : Gözde oluşan çapak.
Cır-mır olmak : İşini yaptırmak için her türlü yüzsüzlüğü yapmak.
Cil : Sazlık
Cillek : Aç gözlü.
Culhe : Dokuma
Çaggala : Çağla
Çağmur : Sert taş.
Çal : Deste halindeki otu bağlamak için ottan yapılmış ip.
Çapu: Alkış
Çemirlemek : Kolları, paçaları sıvamak.
Çıttırmak : Yapmacık kibarlık.
Çırildemak: Ses çıkarmak
Çibin : Sinek
Çiğın : Omuz
Çinçavat : Münasebetsiz
Çol : Banyo yapmak için betondan yapılmış küvet benzeri yer.
Çömçe : Kepçe
Çul : Kilim
Dağma atmak : Çelme takmak.
Değirmi : Yuvarlak
Dıgırlanmak : Yuvarlanmak
Dığa : Ermenilerin erkek çocuklarına verilen isim.
Dınaz etmek : Alay etmek.
Dıngılafis : Tahtaravalli
Dırcık atmak : Zıplamak, oynamak, havalara sıçramak.
Dinge : Küçük tepe, tepecik.
Dogo : Ekmek dürümü.
Döşürmek : Toplamak
Dügürcük : Doluya benzer sert taneli kar.
Dümsük : Yumruk
Dürüf : Görünüş, şekil, sembol.
Egos : Toprağı sürerken bırakılan ara.
Elce : Yağ kızartılan tava.
Elevat : Perişan bir halde olmak, dış görünüşün bozuk olması.
Emşik : Yeşil yem bitkilerinin ( yonca gibi ) bir kez biçildikten sonra tekrar yeşillenen kısmı
Engal : Eğri dam.
Eşik : Dışarı
Ferik : Üç dört aylık olmuş cüce yada cücelikten çıkıp yeni yumurtlamaya başlayan tavuk.
Fışkı : Kurutulmuş toz halinde küçük baş hayvan gübresi.
Fint vermek : Ortalığı karıştırmak.
Fistan : Entari
Fetir : Çörek
Gamar : Kirli
Gartol : Patates
Geme : Kama
Gıcırtkan : Isırgan otu.
Gındık : Toprak tencere.
Gırah : Kenar
Gırçik : Sümük
Gırnaz : Cimri
Gıte : Çene
Gocuk olmak : Felçli olmak.
Gocort : İri
Gogo : Cevizlerin üzerlerindeki yeşil kabuğun kalkmış, cevizin odunumsu hafif kahverengi kabuğunun ortaya çıkması.
Goloz : At pisliği.
Gopbal : Baston
Gop olmak : Yığılıp bir araya gelmek.
Gorbagor : ( Mezarda rahat yatamamak.) Sevilmeyen ölmüş kimseler için kullanılır.
Gort : İşlenmemiş ham toprak.
Gozin=kozak : Üç okka ağırlığında bir çeşit ekin ölçeği.
Göbelek : Mantar
Göden : Mide
Gubarlanmak : Kibirlenmek
Gulle : Genelde küçük çocukları azarlamak için kullanılır.
Gurdeşen : Vücudun çok feci şekilde kaşınması, uyuz.
Gurut : Kurutulmuş çökelek.
Guşkana : Tencere
Gümürze : Satırla doğranmış ot.
Ğanav : Toprak nemi.
Ğaş : İşkembe
Ğaşıl : Ezik ( Genelde ezik, ezilmiş yiyecekler için kullanılır. )
Ğaşmaş : Çekirdeği çıkartılmadan kurutulmuş kayısı.
Ğış etmek : Öldüresiye dövmek, kalkamayacak, kıpırdanmayacak bir hale getirmek
Haçirdek : Tandırın üzerine uzatılan demir.
Hanav : Toprağın tava gelmesi.
Hara : Nere
Haral : Çuval
Harkıldamak : Kahkahalarla gülmek. ( Genelde kadınlar için kullanılır. )
Haraya : Nereye?
Hayıtmak : Delirmek, kafayı yemek.
Helim : Kıvam
Henek : Şaka
Henre : Yayık
Hevür : İki yaşındaki erkek keçi.
Hoşaf: Komposto
Hovan : Su ılıtma
Höşmez: Susmaz
İlişir : İki yıl önce.
İsmığ : Sinsi
İşbabiyan : Çekirdeksiz kuru kayısı.
işlik : Gömlek
Kalak : Tezek örgüsünden yapılmış kule
Kambağ : İstenilmeyen, sevilmeyen olmaz olası yer.
Kampoz : Büyükçe, irice el. Şamar.
Kanbak : Harabe
Kaput : Palto
Kartol: Patates
Kasta : Şişman
Keftor : Yaşlılık bildirir. ( Pek sevilmeyen insanlar için kullanılır. )
Kelepur : Rüşvet
Kepir : Çok yumuşak yeni oluşmaya başlayan tortul kaya.
Keran : Toprak damlarda boylu boyunca uzatılan uzun ve kalınca ağaç.
Kerdiz : Sebze dikilen oluk.
Kerki : Halı yada kilim örgülerini sıkıştırmaya yarayan metalden yapılmış, taraklı alet.
Kelem : Lokma
Kerme : Küçükbaş hayvanların tezeği.
Kerti : Bayat
Kıramsiye : Büyük altın.
Kındırak : Merdane
Kırtik : Parça, küçük parçacık.
Koloz : Şapka, bere.
Koluk : Topraktan yapılmış küçük oyuk.
Kom : Hayvanların barındıkları yer, ağıl.
Kortuk : Çukur
Köde : Yabani ot.
Kuflan : Salıncak
Kuruk(Kurik) : Yeni doğmuş eşek yavrusu.
Kurut: Çökelek kurusu.
Kurutezen : İçinde kurutun ezildiği toprak kat.
Kutik=Botto : Kısa boylu.
Küle : Tandırın içine tandırın havasını almasını sağlamak için yapılmış baca.
Künt : Yumak, beze.
Leçek : Yazma
Lengeri : Büyük genişçe yayvan tabak.
Levin Levin : Çeşit çeşit, türlü türlü.
Leyden : Çay yapmak için yapılan alet.
Loğ : Damı bastırmak için yuvarlanan taş.
Lülük : Çaydanlığın su akan yeri.
Mağ : Hayvan yemliği.
Makat : Divan, sedir.
Malak (Gadak) : Manda yavrusu.
Marak : Kurutulmuş ot, saman vb. gibi hayvan yeminde kullanılan şeylerin muhafaza edildiği depo, sandık.
Martak : Dama atılan büyük ağaç.
Mezemetlenmek : Değere binmek, herhangi bir işin yapılmak istenmemesi, nazlanmak.
Mısran : İçine ot konan tahtadan yapılmış kap.
Mıtırıp : Çingene
Moz: Siyah arı
Münzür : Yaramaz
Nehre : Yoğurdun yağını çıkarmak için topraktan yapılmış büyükçe kap.
Neri (Teke) : Üç yaşındaki erkek keçi.
Neve : Torun
Netice : Torunun çocuğu.
Ögeç : Koç olmaya yakın tokluya verilen isim.
Papuk : Beceriksiz, hayvan ayağı.
Paşkıl : Kabuğu oluşmamış yumurta.
Payamça : Badem
Peş : Elbisenin önü, eteği.
Pestaf : Hedef alınan şeyin daha iyi üzerine vurulabilmesi için bir yerin veya şeyin dikilmesi.
Peşkir : Havlu
Pişik : Kedi
Pohrank : Topraktan yapılmış boru.
Pohrenk : Buz
Pokol dönmek : Can acısı, can havli ile dönmek, kıvranmak.
Porak : Soda
Pun : Kümes
Pungal: Tavuğun yumurtlaması için altına konulan yumurta
Püşte: Salkım
Püşürük: Yeni ıslatılmış, kıvam haline getirilmeye çalışılan un- toprak.
Rafato: Tandıra ekmek vurmak için bezden yapılan alet.
Sakar: Büyük sepet.
Sakkavul: Ahır süpürgesi.
Satıl: Su kovası.
Seko: Ceket
Sel: Ekmek sacı.
Sırğa: Küpe
Sıtar: Elbise, giyim, görünüş.
Sıtırlanmak: Hak etmediği halde bir şeylere özenmek.
Somat: Ekmek tahtası.
Sukum: Yüzün asık olma durumu.
Sutal: Çok gezen çok dolaşan, başıboş amaçsız dolaşan serseri tipli.
Şağşiver: Kullanılmayacak hale gelmiş; külüstür
Şağta: Yıldırım
Şarpa:Eşarp
Şekal:Çok fazla gezen dolaşan; avare.
Şelbik: Su bardağı, maşrapa.
Şefe: Rüzgar sonucu oluşmuş kar yığını.
Şevle:Parıltı, ışık, ışığın gözü alması.
Şeyek:Tabanca
Şıpık:Terlik
Şikil: Yüz, çehre.
Şilaşop: Karla karışık yağmur.
Şile: Bulgur ezmesi.
Şilişat: Kıpırdanmayacak halde olma; yatalak, felçli olma durumu.
Şilor: Can eriği, ekşi meyvelere de denir.
Şipana: Kapı eşiği.
Şişek: İki yaşındaki dişi kuzu ya da henüz doğurmamış koyun.
Şoğut: Ağız suyu.
Şongur: Cevizle oynanan bir tür oyun.
Şor: Tuzlu
Şoratan: Damlardaki su oluğu.
Şorşor: Şelale
Şum: Asık yüzlü, sempatik olmayan, şımartılmış yaramaz çocuk.
Taptamak: vurmak ezmeye çalışmak.
Tars: Ahşap yapılı evlerin tavanındaki ağaç.
Taya: Örülmüş ot yığını.
Teberik:Değerli şey ya da şifalı yiyecek.
Terpenmek: Kıpırdanmak
Teşgele: Yaramaz, şımarık, haylaz.
Tevşi: Tabak
Tıhdabi: Çare
Tike: Lokma
Tintoni: Sözünde durmayan, kararsız, konuştuğu ile yaptığı birbirini tutmayan.
Tir: Yeni ekili buğday tarlası.
Tite: Göze inen siyahlık.
Toğlu: İki yaşındaki erkek kuzu.
Tolagka: Kısa ceviz sopası.
Torazlamak: Rasgele almak, fırlatmak, savurmak.
Tulu: Köpek yavrusu.
Uruk: Duvarın veya damın üstü.
Ügürmek: Sallamak
Yırgala(n)mak: Sallanmak, oyalanmak.
Yırlamak: Türkü, şarkı söylemek.
Yolpak: Minder
Yüngül: Hafif
Zırbe: Uzun
Zırza: Kilidin geçirildiği halka.
Zilifçi: Ağaç dallarından yapılmış süpürge.
Zoğ: Meyve dökmek için hazırlanan uzunca sırık.
Zomp: Balyoz
Yasin İPEK’in ''Tarihle doğanın buluştuğu yer Adilcevaz'' isimli kitabından alınmıştır.