TOPLU AĞAÇ: Çok sayıda oyuncu ile oynanır. Başlangıçta iki grup oluşturulur. Önceden belirlenmiş yerlerde duran oyunculardan biri topa ağaçla vurur. Diğer grubun elemanı ise topu tutmaya çalışır. Eğer topu tutamazsa oyuna yine aynı grup devam eder. Şayet topu tutarsa sıra kendi grubuna geçer.
ZEHİRLİ KUYU: İki veya daha fazla oyuncu ile oynanır. Bir başlangıç çizgisi çizilir. Oyun alanına kare şeklini oluşturacak şekilde dört tane çukur kazılır ve bu çukura her oyuncu bir bilye bırakır. Oyuncular, başlangıç çizgisinden sırası ile kuyulara bilye atmaya başlarlar. Şayet oyuncu hiçbir deliğe bilye isabet ettiremezse zehirlenmiş olur ve oyundan çıkar. Diğer oyuncular ise sırası ile tüm deliklere bilyelerini attıktan sonra ortadaki kuyuya sıra gelir. Eğer bu kuyuya da bilyelerini atabilirlerse, buraya oyunun başlangıcında konmuş olan tüm bilyeleri alır ve oyun böyle devam eder.
TOPAL KARGA: İki veya daha fazla oyuncuyla oynanır. Yere büyük bir daire çizilir. Oyunculardan birisi ebe seçildikten sonra, büyük çemberin içine büyük bir daire daha çizilir ve ebe tek ayağının üzerinde durarak bu çemberde bekler. Diğer oyuncular içinde, büyük çemberin içerisinde oyuncu sayısınca daireler çizilir. Oyuncular bu dairelerde yer değiştirirler. Bu esnada tek ayak üzerinde bekleyen ebe de onlara dairenin dışındayken dokunursa ebelikten kurtulup o dokunduğu oyuncuyla yer değiştirir ve dokunulan oyuncu ebe olur.
ŞONGUR: İki veya daha fazla oyuncuyla oynanır. Yere küçük delikler açılır ve bu deliklerin iki üç adım uzağına bir çizgi çizilir. Oyuncular bu çizgiden deliğe ceviz atarlar. En çok hangi oyuncunun cevizi deliğe girmişse, o kişi deliğin başına geçer. Diğer oyuncular, çift sayıda cevizi deliğe atarlar. Bu cevizlerden deliğe kaç tane girerse (çift sayıda olmalı) oyuncular deliğin başındaki oyuncudan o kadar ceviz alırlar. Şayet tek sayıda ceviz deliğe girerse, oyuncular deliğe giren tek sayıdaki ceviz sayısınca deliğin başındaki oyuncuya ceviz verirler. Çift atan oyuncu diğer oyunda deliğin başına geçer. Oyunda birde tekerleme söylenir; "Şongur şongur direş gel, oturmuşam kalkmanam, tek taşa kalmışım"
HOKKA: İki veya daha fazla oyuncuyla oynanır. Topla oynanan bir oyundur. Oyuncular arasından bir ebe seçilir ve seçilen bu ebe, topu sabit bir yere koyup belli bir süre sayar. Bu esnada diğer oyuncular saklanırlar. Ebe, sayma işlemi bitince diğer oyuncuları aramaya başlar. Eğer saklananlardan biri, ebeden daha önce gelip de topa vurursa yeniden saklanırlar. Ebe de onları aramaya devam eder. Ebe oyunculardan birini görürse, topun üzerine hokka diyerek basar. Yakalanan oyuncu ebe olur.
YÜZÜK: İki veya daha fazla oyuncu ile oynanır. Bir tepsinin üzerine dokuz tane fincan ters çevrilerek konulur. Bu kapalı fincanlardan birinin içerisine bir yüzük konulur. Oyuncular da bu saklanan yüzüğün hangi fincanın altında olduğunu bulmaya çalışırlar.
DAVUL ZURNA: İki ya da daha fazla oyuncuyla oynanır. Oyuncular arasından bir tane ebe seçilir. Ebe yüzünü duvara çevirir. Diğer oyuncular da oyunun başlangıcında çizilen bir çizginin gerisinde dururlar ve ebe "Davul zurna, önde durma, şöyle böyle alpaysa" diye tekerlemeyi söylediği sırada ebeye doğru ilerlerler. Ebe tekerlemeyi bitirip arkasını döndüğünde, oyunculardan kimi hareketli görürse o oyuncu oyundan çıkar ve ebe yine yüzünü duvara dönüp aynı tekerlemeyi söyler. Bu sırada arkadaki oyuncular, ebenin sırtına vurmayı başarabilirse oyun yine başlar ve aynı kişi yine ebe olur. Eğer ebenin sırtına kimse dokunamadan tüm oyuncular çıkarsa, ilk çıkan oyuncu yeni oyunda ebe olur.
ÇÖMBELEK: En az dört oyuncuyla oynanan ve kızların oynadıkları bir oyundur. Oyuncular arasında atışma yapılır. Bu atışmada "Çöm çöm çömbelek" denerek oyuncular ellerinin içi veya dışlarının aynı gelmesine göre ebeyi seçerler. Sona kalan iki oyuncu yere çömelerek el ele tutuşurlar. Diğer oyuncular da yerde çömelmiş şekilde duran oyuncuların ellerinin üzerinden atlarlar. Bu atlama on bir safhadır.
1’de, yıldırım bir
2’de, iki dilim ekmek
3’de, ceviz kırmaca
4’de, Çift makas
5’te, Beş karış
6’da, Altıda fes, kurban kes
7’de, Yedi cüceler
8’de, Sekizim sek sek, bir şeyler bulup gelsek
9’da, Dokuzum, dur al
10’da, Onum, oturak
11’de, On birim, uzun minare boyu denerek, çömelen oyuncuların ellerinin üzerinden atlanır. Bu esnada çömelen oyuncular, her safhada ellerini yerden biraz daha yükseltirler. Atlayan oyuncuların kıyafetleri ya da vücutlarının, çömelen oyunculara ya da onların ellerine değmemeleri gerekir.
JANDARMA: En az dört oyuncuyla oynanır. Kibrit kutusuyla oynanır. Kibrit kutusunun her yanı ayrı bir anlam taşır. Bunlar: Hırsız, jandarma, barut ve hakemdir. Eğer kibrit kutusu yere atıldığında hırsız kısmı üstte kalırsa jandarma çıkan oyuncu ona vurur. Kaç tane vuracağına hakem karar verir. Barutun hiçbir etkisi yoktur.
GÜVERCİN TAKLASI: Sekiz kişiyle iki grup halinde oynanır. Oyuncular, dörderli gruplar halinde ikiye ayrılırlar. Gruplardan birisinin üyeleri alta geçer. Bunlar, sırt sırta vererek eğilirler. Yerdeki bu oyuncular + şeklini alırlar diğer grubun oyuncuları eğilmiş şekilde duran oyuncuların üzerinden takla açarak atlarlar. Grubun her üyesi başarı ile atlayamazsa o grup alta geçer ve diğer grup oyuncuları atlamaya başlar.
KOZA KOZA: İki oyuncu ile oynanır. Oyuncunun biri diğer oyuncunun taşını vurmaya çalışır. Şayet üç defa ardı ardına diğer oyuncunun taşına vurup uzaklaştırırsa, "Bilmece mi, Adım mı?" diye sorar. Eğer diğer oyuncu bilmece der ve kendisine sorulan bilmeceyi doğru cevaplandıramazsa diğer oyuncunun vurarak uzaklaştırdığı taşın gittiği yere kadar bilmeceyi soran oyuncuyu sırtında taşır. Şayet adım derse taşın gittiği yere kadar olan mesafeyi adımlar ve oyunun en başında belirlenen sayıya ilk ulaşan oyuncu oyunu kazanır.
KUYRUK KAPMACA: İki oyuncu ile oynanır. Oyuncular bellerine bez sokarlar. Hangi oyuncu diğer oyuncunun belindeki kuyruğu (bezi) yakalayıp alırsa oyunu kazanmış olur.
KURT BABA: En az dört oyuncu ile oynanır. Yere çiçeğe benzer bir şekil çizilir. Oyuncular arasından bir ana, kurt ve çocuklar seçilir. Anne ortadaki çembere, çocuklar dışarıdaki çemberlerin içine girerler. Anne tüm çocuklarına bir renk verir. Renk seçme işlemi bittikten sonra dışarıda bekleyen kurt gelir ve evin kapısını çalar gibi yapıp "yumurtanız var mı?" diye sorar. Anne "ne renk?" der. Eğer kurdun söylediği renkte bir yavru varsa o oyuncu kaçar kurtta kovalar. Oyuncu kurda yakalanmadan tekrar yuvaya dönebilirse başka bir renk tutarak oyuna devam eder. Ama kurda yakalanırsa kurdun yerine o geçer. Kurt rolündeki oyuncuda yavru olarak yuvaya girip kendine bir renk seçer. Oyun böyle devam eder.
KEMİK KEMİK DON: Üç ya da dört oyuncu tarafından oynanır. Oyuncular bir halka oluştururlar ve bu esnada "Kemik Kemik Don" denir. En son donan (hareketsiz kalan) oyuncu ebe olur. Diğer oyuncular don’u bozup hareket ettiklerinde ebe onları kovalar. Bu arada kaçan oyuncu diğer donan oyunculara "Ateş" diyerek dokunursa onlarında donu bozulur. Ebe kime dokunur ya da yakalarsa o kişi yeni oyunda ebe olur.
MENEKŞE: Çok sayıda oyuncu ile oynanır. İki grup seçilir ve bu gruplar kendi oyuncularından birini başkan olarak seçerler. Oyuna ilk olarak başlayacak olan grubun elemanları el ele tutuşurlar ve diğer grubun elemanları "Menekşe mendilin düşe, bizden size kim düşe" diye sorarlar. El ele tutuşan grubun başkanı genellikle o gruptan zayıf bir oyuncunun bir ismini söyler. Seçilen bu oyuncu koşarak gelir ve el ele tutuşan oyunculara çarpar. Bu çarpma sırasında el ele tutuşan oyuncuların elleri açılırsa, bu oyuncular karşı tarafa geçer. Elleri açılmazsa diğer gruptan çarpmaya gelen oyuncuda bu tarafa geçer. Oyun gruplardan birinde hiç oyuncu kalmayana kadar devam eder.
BİTLİS KOZASI: İki oyuncuyla oynanır. Yere dört tane delik açılır. Bunlardan iki delik bir oyuncunun diğer iki delik diğer oyuncunundur. Her oyuncu on iki taş alır ve diğer oyuncunun deliğine taşları atar. Oyun sonunda (taşlar bittiğinde), hangi oyuncu rakibin deliğine daha fazla taş isabet ettirebildiyse oyunun galibi olmuştur.
BONCUK: İki veya daha fazla oyuncuyla oynanır. Yere bir başlangıç çizgisi çizilir. Bu başlangıç çizgisinin iki üç adım uzağına bir delik açılır. Oyuncular başlangıç çizgisinden, bu deliğe boncuk atarlar. Çukurun içine boncuğu atan; eğer kimse atamadıysa çukura en yakın boncuğu atan oyuna ilk olarak başlar. Oynayan oyuncu diğer oyuncu ya da oyuncuların boncuklarına en fazla üç defa vurarak deliğe sokmaya çalışır. Şayet üç defada başaramazsa sıra diğer oyunculara geçer.
BİNLİK: İki ya da daha fazla oyuncuyla oynanır. Yere bir başlangıç çizgisi çizilir ve bu başlangıç çizgisinden iki üç adım uzağa bir daire çizilir. Başlangıç çizgisine geçen oyuncular, daireye taş atarlar. Kim daireye isabet ettirirse ya da en yakınına taşını atarsa oyuna önce başlar. Oyunda sıralama yapıldıktan sonra dairenin içine kibrit kutusunun ön ve arka kapakları konur. Oyuncular dairenin içindeki bu kibrit kutusu kapaklarını, attıkları taşlarla dairenin dışına çıkarmaya çalışırlar. Kağıtları daireden çıkaran oyuncu oyunu kazanır.
BEŞTAŞ: İki kişi ile oynanan bir oyundur. Oyunun malzemesi beş adet misket büyüklüğünde yuvarlak taştır. Oyuna başlayan oyuncu beş taşı avucunun içine alıp salladıktan sonra yere bırakır. İçlerinden bir tanesini eline aldıktan sonra havaya fırlatır, aynı anda yerdeki taşların birini avuç ile alıp ve eliyle yukarıya fırlattığı taşı tutar. Önce tüm taşları birer birer; ikinci turda ikişer ikişer; daha sonra üçünü bir, diğerini tek olarak alır. Sonunda da yerdeki dört taşın hepsini bir defada alır. Sonra bir elinin baş ve orta parmaklarını yere koyarak bir köprü yapar, diğer eliyle taşları yere fırlatır. İçlerinden birini eline alır ve onu yine havaya atarken yerdeki taşları iki ya da üç hamlede eliyle kurduğu köprünün altından geçirir. Hepsini geçirdiğinde oyunu kazanır. Bunları yaparken havaya fırlattığı taşı düşürürse, ya da yerdeki taşları alırken diğerlerine temas ederse oyun sırası diğer oyuncuya geçer.
ÜÇTAŞ: İki kişilik bir oyun olup karma bir şekilde oynanır. Her oyuncu üçer taşla her yere basitçe çizilebilen şekil üzerinde oynanır. Oyuncular sırası ile taşları istedikleri bir noktaya koyarlar. Amaç kendi taşlarının üçünü bir araya getirmektir. Bunu yaparken, rakibi kollamak da gerekiyor. Taşların hepsi konduktan sonra, ilk taşı konanın oynaması gerekir. Taşlar konulup elde kalmayınca şekil üzerindeki taşlar sadece boş olan yerlere hareket ettirilebilir; ama sadece bir basamak olmak şartı ile. Önünde kendi taşı varsa dahi hareket edemez. İlk kez üçtaşı yan yana ya da alt alta getiren oyunu kazanır. Oyuncuların taşlarının karışmaması için değişik şekil ya da renkte taşlar seçilir.
DOKUZTAŞ: İki kişilik bir oyun olup karma bir şekilde oynanır. Üç taş oyunun geliştirilmiş ve zor halidir. Her oyuncu 9'ar taşla her yere ve daha ziyade taş veya tahta üzerine (karton kağıt da olabilir) basitçe çizilebilen şekil üzerinde oynanır. Oyuncular sırası ile taşları istedikleri bir noktaya koyarlar. Bu oyunda da amaç kendi taşlarının üçünü bir araya getirmektir. Bunu yaparken, rakibi kollamak da gerekiyor. Taşların hepsi konduktan sonra, ilk taşı konanın oynaması gerekir. Taşlar konulup elde kalmayınca şekil üzerindeki taşlar sadece boş olan yerlere hareket ettirilebilir; ama sadece bir basamak olmak şartı ile. Önünde kendi taşı varsa dahi hareket edemez. Üç taşını yan yana getiren, diğer oyuncunun bir taşını alır. Oyun, rakibin sadece 3 taşı kalana kadar devam eder. Rakibin 3 taşı kaldığında taşı sadece bir basamak atlatmaktan kurtulur ve istediği yere taşını sürükleyebilir. Rakip oyuncunun 2 taşı kalana kadar oyun devam eder. Rakibine 2 taş bıraktıran oyunu kazanmış olur.
KÖREBE: Körebe de bir grup oyunudur. Karma oynanır. Oyuna başlamadan önce tekerleme ya da sayı ile "ebe" belirlenir. Ebenin gözü eşarpla bağlanır. Sonra bir meydanda ebe tarafında serbestçe dolaşır. Ebenin görevi arkadaşlarından birini eliyle yakalayıp ebelikten kurtulmaktır. Oyuncular, oyun esnasında "körebe sesime gel" diye seslenip elleriyle ebeye dokunarak eğlenirler. Ebe bu seslenmelerden ve oyuncuların kendisine dokunmalarından yararlanarak oyunculardan birini yakalamaya çalışır.
UZUN EŞEK: Genellikle bu da bir hakem ile dörder kişilik iki takım arasında oynanır. Hakem olan kişi bir duvara ya da dayanabilecek bir yere sırtını verir bacağını açar. Oyuncunun biri kafasını hakemin bacaklarının arasına koyar ve belini düz bir şekilde tutar. Takımın diğer oyuncuları da onun arkasına aynı biçimde dizilirler. Diğer takımın oyuncuları sırası ile bunların sırtlarına atlarlar. Dört oyuncu da atladıktan sonra da takımın ebesi eliyle bir sayı gösterir: "Eşeğim kaç yaşında?" ya da "Çıtı mıtı kaç? " diye sorarlar. Sayı ondan fazla olamaz. Altta yatan takımın ebesi bu sayıyı tahmin etmeye çalışır. Eğer doğru tahmin edemez ise diğer takım yine atlayış yapar. Tahmini doğru yaparlar ise, yani sayıyı bilirler ise, atlama yapan oyunculardan biri yere düşerse ya da ayağı yere değerse, takımlar yer değiştirir. Atlayış yapma sırası diğer takıma geçer.
SAKLAMBAÇ: Oyun, üçten fazla kişi ile oynanır. Bir kişi ebe seçilir. Ebe bir yere yaslanarak (duvara, ağaca v.b.) belli bir sayıya (genellikle 50 veya 100 olur) kadar saymaya başlar. Ebe yüksek sesle sayarken, arkadaşları saklanır. Ebe arkadaşlarını bulmaya çalışır. Bulduğu kişiyi söbeler. Bu arada oyunculardan birisi 'söbe' yaparsa oyun sona erer. Ebelik aynı kişide kalır. Ebe bir arkadaşını söbeleyene kadar oyun böyle devam eder.
MİSKET: Bu oyun erkekler arasında oynanır. Yere açılan küçük bir çukura belli bir mesafeden atılır. Çukurun içine konan oynama önceliğine sahip olur. Çukurun içine konulmamış ise en yakınına konan oyuna başlar. Misketi başparmağı ile işaret parmağı arasına kıstırarak rakibinin misketini vurmaya çalışır. Her vuruş sayı kazandırır.
YAĞ SATARIM: Karma olarak oynanır. Yere bir daire çizilir. Oynayacak kişiler bu daire etrafında toplanırlar. Bir kişi ebe seçilir. Ebe "yağ satarım, bal satarım, ustam ölmüş ben satarım" diye mani söyleyerek daire etrafındaki çömelen oyunculardan herhangi birinin arkasına elindeki mendili bırakır. Arkasına mendil bırakılan kişi mendili görürse alıp ebeyi kovalamaya başlar. Ebe yakalanmamak için onun kalktığı yere doğru koşarak çömelir.
KUTU KUTU PENSE: Oyuncular el ele tutuşur ve bir çember oluştururlar. Dönmeye başlanır ve dönerken de (Kutu kutu pense, elmamı yese arkadaşım .........arkasını dönde) der. İsmi söylenen oyuncu arkasını döner ve oyun devam eder. Tüm oyuncuların ismi söylenir.
MENDİL KAPMACA: 2 grup oluşturulur. sıra ile gruplar girer ortada bir kişi bu bulunur ve eli yukarıda mendil tutar.ilk oyuncular koşmaya başlar mendili ilk alıp tekrar eski yerine dönen oyunu kazanır.bu diğer oyuncularda da gerçekleştirilir.ama mendili kapanı diğer grubunun oyuncusundan birisi vurursa galibiyet karşı tarafa geçer.
HAVALI İSTOP: Bu oyun topla oynanır. Bir kişi topu havaya atarak diğer oyunculardan birisinin ismini söyler. İsmi söylenen kişi topu yere değdirmeden tutarsa tekrar isim söyler. Yere değerse topu kapana kadar diğer oyuncular kaçar. Ebe topu tuttuğu zaman -istop- der ve oyuncular adım atamaz. Ebe renk söyler ve kovalamaya başlar. Oyuncular da rengi arar. Rengi tutan vurulmaz vurulan ebe olur. Oyun dışı kalır. Oyun tekrarlanır ve sona kalan çürük elma seçilir.
EL ÜSTÜNDE KİMİN ELİ: Bir kişi kura ile ebe seçilir. Dizleri ve elleri üzerine çöker. Diğer arkadaşları da ellerini sırayla üst üste koyarlar en üstte kimin eli olduğu ebeye sorulur. Eğer bilirse eli en üstte olan ebe olur, bilemezse [iğnemi, iplik mi, davul mu, zurna mı? diye sorulur]. İğneyi ve ipliği seçerse parmaklar sırtına batırılır. Davulu seçerse sırtına vurulur, zurnayı seçerse kulağında bağırılır. Oyun bu şekilde sürer.
HALAT ÇEKMECE: Karşılıklı kişilerin bir halatı veya ipi çekmesiyle oynanan bir oyundur. Belirli bir sınırı vardır. Gruplar halatı çekerken hangi grup sınırı geçerse o grup oyunu kazanır.
SANDALYE KAPMACA: Bir grup oyunudur. Ortaya, oyuncu sayısından bir adet eksik sandalye konur. Oyuncular müzik eşliğinde oynarken sandalyelerin etrafında dönerler. Müzik bir anda durdurulur. Müzik durduğunda her oyuncu bir sandalye kapmak zorundadır. Mecburen bir kişi ayakta kalacaktır. Ayakta kalan oyundan ayrılır. Diğer turda bir sandalye daha eksiltilir. Tek kişi kalana kadar oyun sürdürülür.
ZEHİRLİ KUYU: İki veya daha fazla oyuncu ile oynanır. Bir başlangıç çizgisi çizilir. Oyun alanına kare şeklini oluşturacak şekilde dört tane çukur kazılır ve bu çukura her oyuncu bir bilye bırakır. Oyuncular, başlangıç çizgisinden sırası ile kuyulara bilye atmaya başlarlar. Şayet oyuncu hiçbir deliğe bilye isabet ettiremezse zehirlenmiş olur ve oyundan çıkar. Diğer oyuncular ise sırası ile tüm deliklere bilyelerini attıktan sonra ortadaki kuyuya sıra gelir. Eğer bu kuyuya da bilyelerini atabilirlerse, buraya oyunun başlangıcında konmuş olan tüm bilyeleri alır ve oyun böyle devam eder.
TOPAL KARGA: İki veya daha fazla oyuncuyla oynanır. Yere büyük bir daire çizilir. Oyunculardan birisi ebe seçildikten sonra, büyük çemberin içine büyük bir daire daha çizilir ve ebe tek ayağının üzerinde durarak bu çemberde bekler. Diğer oyuncular içinde, büyük çemberin içerisinde oyuncu sayısınca daireler çizilir. Oyuncular bu dairelerde yer değiştirirler. Bu esnada tek ayak üzerinde bekleyen ebe de onlara dairenin dışındayken dokunursa ebelikten kurtulup o dokunduğu oyuncuyla yer değiştirir ve dokunulan oyuncu ebe olur.
ŞONGUR: İki veya daha fazla oyuncuyla oynanır. Yere küçük delikler açılır ve bu deliklerin iki üç adım uzağına bir çizgi çizilir. Oyuncular bu çizgiden deliğe ceviz atarlar. En çok hangi oyuncunun cevizi deliğe girmişse, o kişi deliğin başına geçer. Diğer oyuncular, çift sayıda cevizi deliğe atarlar. Bu cevizlerden deliğe kaç tane girerse (çift sayıda olmalı) oyuncular deliğin başındaki oyuncudan o kadar ceviz alırlar. Şayet tek sayıda ceviz deliğe girerse, oyuncular deliğe giren tek sayıdaki ceviz sayısınca deliğin başındaki oyuncuya ceviz verirler. Çift atan oyuncu diğer oyunda deliğin başına geçer. Oyunda birde tekerleme söylenir; "Şongur şongur direş gel, oturmuşam kalkmanam, tek taşa kalmışım"
HOKKA: İki veya daha fazla oyuncuyla oynanır. Topla oynanan bir oyundur. Oyuncular arasından bir ebe seçilir ve seçilen bu ebe, topu sabit bir yere koyup belli bir süre sayar. Bu esnada diğer oyuncular saklanırlar. Ebe, sayma işlemi bitince diğer oyuncuları aramaya başlar. Eğer saklananlardan biri, ebeden daha önce gelip de topa vurursa yeniden saklanırlar. Ebe de onları aramaya devam eder. Ebe oyunculardan birini görürse, topun üzerine hokka diyerek basar. Yakalanan oyuncu ebe olur.
YÜZÜK: İki veya daha fazla oyuncu ile oynanır. Bir tepsinin üzerine dokuz tane fincan ters çevrilerek konulur. Bu kapalı fincanlardan birinin içerisine bir yüzük konulur. Oyuncular da bu saklanan yüzüğün hangi fincanın altında olduğunu bulmaya çalışırlar.
DAVUL ZURNA: İki ya da daha fazla oyuncuyla oynanır. Oyuncular arasından bir tane ebe seçilir. Ebe yüzünü duvara çevirir. Diğer oyuncular da oyunun başlangıcında çizilen bir çizginin gerisinde dururlar ve ebe "Davul zurna, önde durma, şöyle böyle alpaysa" diye tekerlemeyi söylediği sırada ebeye doğru ilerlerler. Ebe tekerlemeyi bitirip arkasını döndüğünde, oyunculardan kimi hareketli görürse o oyuncu oyundan çıkar ve ebe yine yüzünü duvara dönüp aynı tekerlemeyi söyler. Bu sırada arkadaki oyuncular, ebenin sırtına vurmayı başarabilirse oyun yine başlar ve aynı kişi yine ebe olur. Eğer ebenin sırtına kimse dokunamadan tüm oyuncular çıkarsa, ilk çıkan oyuncu yeni oyunda ebe olur.
ÇÖMBELEK: En az dört oyuncuyla oynanan ve kızların oynadıkları bir oyundur. Oyuncular arasında atışma yapılır. Bu atışmada "Çöm çöm çömbelek" denerek oyuncular ellerinin içi veya dışlarının aynı gelmesine göre ebeyi seçerler. Sona kalan iki oyuncu yere çömelerek el ele tutuşurlar. Diğer oyuncular da yerde çömelmiş şekilde duran oyuncuların ellerinin üzerinden atlarlar. Bu atlama on bir safhadır.
1’de, yıldırım bir
2’de, iki dilim ekmek
3’de, ceviz kırmaca
4’de, Çift makas
5’te, Beş karış
6’da, Altıda fes, kurban kes
7’de, Yedi cüceler
8’de, Sekizim sek sek, bir şeyler bulup gelsek
9’da, Dokuzum, dur al
10’da, Onum, oturak
11’de, On birim, uzun minare boyu denerek, çömelen oyuncuların ellerinin üzerinden atlanır. Bu esnada çömelen oyuncular, her safhada ellerini yerden biraz daha yükseltirler. Atlayan oyuncuların kıyafetleri ya da vücutlarının, çömelen oyunculara ya da onların ellerine değmemeleri gerekir.
JANDARMA: En az dört oyuncuyla oynanır. Kibrit kutusuyla oynanır. Kibrit kutusunun her yanı ayrı bir anlam taşır. Bunlar: Hırsız, jandarma, barut ve hakemdir. Eğer kibrit kutusu yere atıldığında hırsız kısmı üstte kalırsa jandarma çıkan oyuncu ona vurur. Kaç tane vuracağına hakem karar verir. Barutun hiçbir etkisi yoktur.
GÜVERCİN TAKLASI: Sekiz kişiyle iki grup halinde oynanır. Oyuncular, dörderli gruplar halinde ikiye ayrılırlar. Gruplardan birisinin üyeleri alta geçer. Bunlar, sırt sırta vererek eğilirler. Yerdeki bu oyuncular + şeklini alırlar diğer grubun oyuncuları eğilmiş şekilde duran oyuncuların üzerinden takla açarak atlarlar. Grubun her üyesi başarı ile atlayamazsa o grup alta geçer ve diğer grup oyuncuları atlamaya başlar.
KOZA KOZA: İki oyuncu ile oynanır. Oyuncunun biri diğer oyuncunun taşını vurmaya çalışır. Şayet üç defa ardı ardına diğer oyuncunun taşına vurup uzaklaştırırsa, "Bilmece mi, Adım mı?" diye sorar. Eğer diğer oyuncu bilmece der ve kendisine sorulan bilmeceyi doğru cevaplandıramazsa diğer oyuncunun vurarak uzaklaştırdığı taşın gittiği yere kadar bilmeceyi soran oyuncuyu sırtında taşır. Şayet adım derse taşın gittiği yere kadar olan mesafeyi adımlar ve oyunun en başında belirlenen sayıya ilk ulaşan oyuncu oyunu kazanır.
KUYRUK KAPMACA: İki oyuncu ile oynanır. Oyuncular bellerine bez sokarlar. Hangi oyuncu diğer oyuncunun belindeki kuyruğu (bezi) yakalayıp alırsa oyunu kazanmış olur.
KURT BABA: En az dört oyuncu ile oynanır. Yere çiçeğe benzer bir şekil çizilir. Oyuncular arasından bir ana, kurt ve çocuklar seçilir. Anne ortadaki çembere, çocuklar dışarıdaki çemberlerin içine girerler. Anne tüm çocuklarına bir renk verir. Renk seçme işlemi bittikten sonra dışarıda bekleyen kurt gelir ve evin kapısını çalar gibi yapıp "yumurtanız var mı?" diye sorar. Anne "ne renk?" der. Eğer kurdun söylediği renkte bir yavru varsa o oyuncu kaçar kurtta kovalar. Oyuncu kurda yakalanmadan tekrar yuvaya dönebilirse başka bir renk tutarak oyuna devam eder. Ama kurda yakalanırsa kurdun yerine o geçer. Kurt rolündeki oyuncuda yavru olarak yuvaya girip kendine bir renk seçer. Oyun böyle devam eder.
KEMİK KEMİK DON: Üç ya da dört oyuncu tarafından oynanır. Oyuncular bir halka oluştururlar ve bu esnada "Kemik Kemik Don" denir. En son donan (hareketsiz kalan) oyuncu ebe olur. Diğer oyuncular don’u bozup hareket ettiklerinde ebe onları kovalar. Bu arada kaçan oyuncu diğer donan oyunculara "Ateş" diyerek dokunursa onlarında donu bozulur. Ebe kime dokunur ya da yakalarsa o kişi yeni oyunda ebe olur.
MENEKŞE: Çok sayıda oyuncu ile oynanır. İki grup seçilir ve bu gruplar kendi oyuncularından birini başkan olarak seçerler. Oyuna ilk olarak başlayacak olan grubun elemanları el ele tutuşurlar ve diğer grubun elemanları "Menekşe mendilin düşe, bizden size kim düşe" diye sorarlar. El ele tutuşan grubun başkanı genellikle o gruptan zayıf bir oyuncunun bir ismini söyler. Seçilen bu oyuncu koşarak gelir ve el ele tutuşan oyunculara çarpar. Bu çarpma sırasında el ele tutuşan oyuncuların elleri açılırsa, bu oyuncular karşı tarafa geçer. Elleri açılmazsa diğer gruptan çarpmaya gelen oyuncuda bu tarafa geçer. Oyun gruplardan birinde hiç oyuncu kalmayana kadar devam eder.
BİTLİS KOZASI: İki oyuncuyla oynanır. Yere dört tane delik açılır. Bunlardan iki delik bir oyuncunun diğer iki delik diğer oyuncunundur. Her oyuncu on iki taş alır ve diğer oyuncunun deliğine taşları atar. Oyun sonunda (taşlar bittiğinde), hangi oyuncu rakibin deliğine daha fazla taş isabet ettirebildiyse oyunun galibi olmuştur.
BONCUK: İki veya daha fazla oyuncuyla oynanır. Yere bir başlangıç çizgisi çizilir. Bu başlangıç çizgisinin iki üç adım uzağına bir delik açılır. Oyuncular başlangıç çizgisinden, bu deliğe boncuk atarlar. Çukurun içine boncuğu atan; eğer kimse atamadıysa çukura en yakın boncuğu atan oyuna ilk olarak başlar. Oynayan oyuncu diğer oyuncu ya da oyuncuların boncuklarına en fazla üç defa vurarak deliğe sokmaya çalışır. Şayet üç defada başaramazsa sıra diğer oyunculara geçer.
BİNLİK: İki ya da daha fazla oyuncuyla oynanır. Yere bir başlangıç çizgisi çizilir ve bu başlangıç çizgisinden iki üç adım uzağa bir daire çizilir. Başlangıç çizgisine geçen oyuncular, daireye taş atarlar. Kim daireye isabet ettirirse ya da en yakınına taşını atarsa oyuna önce başlar. Oyunda sıralama yapıldıktan sonra dairenin içine kibrit kutusunun ön ve arka kapakları konur. Oyuncular dairenin içindeki bu kibrit kutusu kapaklarını, attıkları taşlarla dairenin dışına çıkarmaya çalışırlar. Kağıtları daireden çıkaran oyuncu oyunu kazanır.
BEŞTAŞ: İki kişi ile oynanan bir oyundur. Oyunun malzemesi beş adet misket büyüklüğünde yuvarlak taştır. Oyuna başlayan oyuncu beş taşı avucunun içine alıp salladıktan sonra yere bırakır. İçlerinden bir tanesini eline aldıktan sonra havaya fırlatır, aynı anda yerdeki taşların birini avuç ile alıp ve eliyle yukarıya fırlattığı taşı tutar. Önce tüm taşları birer birer; ikinci turda ikişer ikişer; daha sonra üçünü bir, diğerini tek olarak alır. Sonunda da yerdeki dört taşın hepsini bir defada alır. Sonra bir elinin baş ve orta parmaklarını yere koyarak bir köprü yapar, diğer eliyle taşları yere fırlatır. İçlerinden birini eline alır ve onu yine havaya atarken yerdeki taşları iki ya da üç hamlede eliyle kurduğu köprünün altından geçirir. Hepsini geçirdiğinde oyunu kazanır. Bunları yaparken havaya fırlattığı taşı düşürürse, ya da yerdeki taşları alırken diğerlerine temas ederse oyun sırası diğer oyuncuya geçer.
ÜÇTAŞ: İki kişilik bir oyun olup karma bir şekilde oynanır. Her oyuncu üçer taşla her yere basitçe çizilebilen şekil üzerinde oynanır. Oyuncular sırası ile taşları istedikleri bir noktaya koyarlar. Amaç kendi taşlarının üçünü bir araya getirmektir. Bunu yaparken, rakibi kollamak da gerekiyor. Taşların hepsi konduktan sonra, ilk taşı konanın oynaması gerekir. Taşlar konulup elde kalmayınca şekil üzerindeki taşlar sadece boş olan yerlere hareket ettirilebilir; ama sadece bir basamak olmak şartı ile. Önünde kendi taşı varsa dahi hareket edemez. İlk kez üçtaşı yan yana ya da alt alta getiren oyunu kazanır. Oyuncuların taşlarının karışmaması için değişik şekil ya da renkte taşlar seçilir.
DOKUZTAŞ: İki kişilik bir oyun olup karma bir şekilde oynanır. Üç taş oyunun geliştirilmiş ve zor halidir. Her oyuncu 9'ar taşla her yere ve daha ziyade taş veya tahta üzerine (karton kağıt da olabilir) basitçe çizilebilen şekil üzerinde oynanır. Oyuncular sırası ile taşları istedikleri bir noktaya koyarlar. Bu oyunda da amaç kendi taşlarının üçünü bir araya getirmektir. Bunu yaparken, rakibi kollamak da gerekiyor. Taşların hepsi konduktan sonra, ilk taşı konanın oynaması gerekir. Taşlar konulup elde kalmayınca şekil üzerindeki taşlar sadece boş olan yerlere hareket ettirilebilir; ama sadece bir basamak olmak şartı ile. Önünde kendi taşı varsa dahi hareket edemez. Üç taşını yan yana getiren, diğer oyuncunun bir taşını alır. Oyun, rakibin sadece 3 taşı kalana kadar devam eder. Rakibin 3 taşı kaldığında taşı sadece bir basamak atlatmaktan kurtulur ve istediği yere taşını sürükleyebilir. Rakip oyuncunun 2 taşı kalana kadar oyun devam eder. Rakibine 2 taş bıraktıran oyunu kazanmış olur.
KÖREBE: Körebe de bir grup oyunudur. Karma oynanır. Oyuna başlamadan önce tekerleme ya da sayı ile "ebe" belirlenir. Ebenin gözü eşarpla bağlanır. Sonra bir meydanda ebe tarafında serbestçe dolaşır. Ebenin görevi arkadaşlarından birini eliyle yakalayıp ebelikten kurtulmaktır. Oyuncular, oyun esnasında "körebe sesime gel" diye seslenip elleriyle ebeye dokunarak eğlenirler. Ebe bu seslenmelerden ve oyuncuların kendisine dokunmalarından yararlanarak oyunculardan birini yakalamaya çalışır.
UZUN EŞEK: Genellikle bu da bir hakem ile dörder kişilik iki takım arasında oynanır. Hakem olan kişi bir duvara ya da dayanabilecek bir yere sırtını verir bacağını açar. Oyuncunun biri kafasını hakemin bacaklarının arasına koyar ve belini düz bir şekilde tutar. Takımın diğer oyuncuları da onun arkasına aynı biçimde dizilirler. Diğer takımın oyuncuları sırası ile bunların sırtlarına atlarlar. Dört oyuncu da atladıktan sonra da takımın ebesi eliyle bir sayı gösterir: "Eşeğim kaç yaşında?" ya da "Çıtı mıtı kaç? " diye sorarlar. Sayı ondan fazla olamaz. Altta yatan takımın ebesi bu sayıyı tahmin etmeye çalışır. Eğer doğru tahmin edemez ise diğer takım yine atlayış yapar. Tahmini doğru yaparlar ise, yani sayıyı bilirler ise, atlama yapan oyunculardan biri yere düşerse ya da ayağı yere değerse, takımlar yer değiştirir. Atlayış yapma sırası diğer takıma geçer.
SAKLAMBAÇ: Oyun, üçten fazla kişi ile oynanır. Bir kişi ebe seçilir. Ebe bir yere yaslanarak (duvara, ağaca v.b.) belli bir sayıya (genellikle 50 veya 100 olur) kadar saymaya başlar. Ebe yüksek sesle sayarken, arkadaşları saklanır. Ebe arkadaşlarını bulmaya çalışır. Bulduğu kişiyi söbeler. Bu arada oyunculardan birisi 'söbe' yaparsa oyun sona erer. Ebelik aynı kişide kalır. Ebe bir arkadaşını söbeleyene kadar oyun böyle devam eder.
MİSKET: Bu oyun erkekler arasında oynanır. Yere açılan küçük bir çukura belli bir mesafeden atılır. Çukurun içine konan oynama önceliğine sahip olur. Çukurun içine konulmamış ise en yakınına konan oyuna başlar. Misketi başparmağı ile işaret parmağı arasına kıstırarak rakibinin misketini vurmaya çalışır. Her vuruş sayı kazandırır.
YAĞ SATARIM: Karma olarak oynanır. Yere bir daire çizilir. Oynayacak kişiler bu daire etrafında toplanırlar. Bir kişi ebe seçilir. Ebe "yağ satarım, bal satarım, ustam ölmüş ben satarım" diye mani söyleyerek daire etrafındaki çömelen oyunculardan herhangi birinin arkasına elindeki mendili bırakır. Arkasına mendil bırakılan kişi mendili görürse alıp ebeyi kovalamaya başlar. Ebe yakalanmamak için onun kalktığı yere doğru koşarak çömelir.
KUTU KUTU PENSE: Oyuncular el ele tutuşur ve bir çember oluştururlar. Dönmeye başlanır ve dönerken de (Kutu kutu pense, elmamı yese arkadaşım .........arkasını dönde) der. İsmi söylenen oyuncu arkasını döner ve oyun devam eder. Tüm oyuncuların ismi söylenir.
MENDİL KAPMACA: 2 grup oluşturulur. sıra ile gruplar girer ortada bir kişi bu bulunur ve eli yukarıda mendil tutar.ilk oyuncular koşmaya başlar mendili ilk alıp tekrar eski yerine dönen oyunu kazanır.bu diğer oyuncularda da gerçekleştirilir.ama mendili kapanı diğer grubunun oyuncusundan birisi vurursa galibiyet karşı tarafa geçer.
HAVALI İSTOP: Bu oyun topla oynanır. Bir kişi topu havaya atarak diğer oyunculardan birisinin ismini söyler. İsmi söylenen kişi topu yere değdirmeden tutarsa tekrar isim söyler. Yere değerse topu kapana kadar diğer oyuncular kaçar. Ebe topu tuttuğu zaman -istop- der ve oyuncular adım atamaz. Ebe renk söyler ve kovalamaya başlar. Oyuncular da rengi arar. Rengi tutan vurulmaz vurulan ebe olur. Oyun dışı kalır. Oyun tekrarlanır ve sona kalan çürük elma seçilir.
EL ÜSTÜNDE KİMİN ELİ: Bir kişi kura ile ebe seçilir. Dizleri ve elleri üzerine çöker. Diğer arkadaşları da ellerini sırayla üst üste koyarlar en üstte kimin eli olduğu ebeye sorulur. Eğer bilirse eli en üstte olan ebe olur, bilemezse [iğnemi, iplik mi, davul mu, zurna mı? diye sorulur]. İğneyi ve ipliği seçerse parmaklar sırtına batırılır. Davulu seçerse sırtına vurulur, zurnayı seçerse kulağında bağırılır. Oyun bu şekilde sürer.
HALAT ÇEKMECE: Karşılıklı kişilerin bir halatı veya ipi çekmesiyle oynanan bir oyundur. Belirli bir sınırı vardır. Gruplar halatı çekerken hangi grup sınırı geçerse o grup oyunu kazanır.
SANDALYE KAPMACA: Bir grup oyunudur. Ortaya, oyuncu sayısından bir adet eksik sandalye konur. Oyuncular müzik eşliğinde oynarken sandalyelerin etrafında dönerler. Müzik bir anda durdurulur. Müzik durduğunda her oyuncu bir sandalye kapmak zorundadır. Mecburen bir kişi ayakta kalacaktır. Ayakta kalan oyundan ayrılır. Diğer turda bir sandalye daha eksiltilir. Tek kişi kalana kadar oyun sürdürülür.