Adilcevaz’da “Bego” ismiyle bilinen 2005 yılında vefat eden Muzaffer Süphandağı amca çok renkli kişilikti. Film gibi hayatı vardı. Hamidiye Alaylarının gönüllü miralayı olan dedesi Hüseyin Paşa’ya kadar varan bir hikâyenin kahramanıydı. Az kısa boylu, sağlam bir vücut, işlek ve pratik zihinsel bir melekeye sahipti. Konya’da büyümüş, Konya’da okumuştu. Kendi emsallerine göre tahsilli bir insandı, çift dikişli olsa da lise mezunuydu. Yakın tarihin hızlı akan sayfalarında hızlı yol alan aktörüydü. Neler yoktu ki anı heybesinde. Benim de kendisiyle birlikte birikmiş olduğum birçok anım oldu.
20-25 yaşında olanlar pek hatırlamaz hükümet konağı önünden çarşıya doğru ilerlerken merhum Sobacı Zeki’nin dükkânının 3-5 dükkân aşağısında kendi dükkânı vardı. Ne yoktu ki iğneden ipliğe bir her şey vardı. Kasa niyetine kumaşların arasında sakladığı para bile.
Bego yani Muzaffer Amcanın çok güzel bir hasleti, alışkanlığı vardı okumak. İlerlemiş yaşına, görmekte sorun yaşayan gözlerine rağmen günün belli saatlerinde hep okurdu. Sol gözünü iyice kısar, sağ gözüne iyice yaklaştırır mercek altında bir şeye bakıyormuş gibi okurdu. Eğer müşteri okuma saatine denk gelmişse, hemen yanına oturtur ona da dinletirdi. Okuması bittikten sonra müşteriye bir iki latife yapar, sadece okunanın kitap sayfası olmadığını şu veciz ifade ile de belirtir: "Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimali var" derdi. Sonra müşterinin ihtiyacını görürdü.
*Muzaffer Süphandağı
Bego Amca, gibi ilerlemiş yaşına rağmen kitap okuyan ismini yanlış hatırlamıyorsam Ziver Amcadan da bahsetmek isterim. Ziver Çazım Amca Cizreliydi. Memur emeklisiydi. Ailesi ile yaz aylarında Cizre’den Adilcevaz’a gelirdi. Oğullarından daha sonra Cizre’de Milli Eğitim Müdürlüğü’de yapan Mirza Bey’de eşlik ederdi. Ziver Amca, ne yaptığını bilen, kuralları olan ve planlı yaşayan biriydi. Onun da en önemli özelliği okumaktı. Ancak beni en çok etkileyen evde olsun, bahçede olsun oluşturduğu kendine ait okuma köşesiydi. Ya küçük bir masa, ya da büyükçe bir sehpa ayarlardı. Oturacağı alanda minder, yaslanacağı yere de illa yastık yerleştirirdi. Masa ve sehpanın üstünde renkli kâğıtlar, kalemler, iliştirmek için ataş ve toplu iğne eksik olmazdı. Okudukları ile ilgili notlar alır, renkli kalemlerle renkli küçük kâğıtlara geçirir küçük bir mantar panoda sergilerdi. Okuması bittiği zaman, okumasının günlük hasılatı bu notlara bakar, okur; derin gözlerle dalar ve bu gözlere ciğerden gelen bir nefes eşlik ederdi. Ben bu aşka, okurken bu hayretine hayret ederdim. Emsalleri bir cami avlusunda çene çalarken, televizyon başında zamanın törpüsünden geçerken o okurdu.
Kendisinin bu hali, özel mahrem alanıydı. Hatta ben kendisinin olmadığı zaman habersizce, oluşturduğu bu okuma köşelerinin fotoğrafını da çekmiştim. Ne yazık ki bu resimler şu an elimde yok ve burada paylaşamadım. Oğlu, Mirza Bey’den rica ettim ancak Ziver Amca kendisini ve kendisine ait olan bu mahrem alanı göstermeyi sevmediğinden temin edemedim.
Bitlis İl Milli Eğitim Müdürlüğünün yürütmüş olduğu “Bir Kelime Bin Hayal” ve “Benim Dünyam” projeleri var. Bu projeler okuma ve okuma kültürü ile ilgili olarak Adilcevaz’dan bu iki örneği paylaşmak istedim.
Okumanın önemi ile ilgili telkinler yaşça küçük olanlara; çocuk ve gençlere daha fazla yapılır. Gençten kesim için daha öncelikliymiş gibi anlaşılır. Ağaç yaşken eğilir ve okuma alışkanlığı ve okuma kültürü ne kadar erken kazanılsa o kadar iyidir. Zamanında bu aşıyı alanlar, son nefese kadar okumaktan geri durmazlar Muzaffer ve Ziver Amcalarda olduğu gibi.
Satır ve sadırları okuyanın hikâyeleri daha çok olur. Bugün Bitlis de okuma alışkanlığı üzerine “Bir Kelime Bin Hayal’ ve öykü yazma üzerine de “Benim Dünyam” Projesi yürütülüyor. Her ay için değerlendirmeler yapılıyor ve teşvik için her aya mahsus ödüllendirmeler yapılıyor. En büyük ödül okuma ve yazma aşkının kazandırılması. Bunun topluma yansıması o kadar büyük ki.
Adilcevaz ilçemizden de bu yarışmaya katılan güzel ilk üçe giren öykü dalında Harmantepe Köyü Nedim Korkut Ortaokulu öğrencisi Emir Can Sığırcı ile okuma alanında Şehit Muhammet Bozarslan Ortaokulu öğrencisi Hatice Çok’u tebrik ederim. İnşallah bu halka giderek genişler.
Yazıyı tamamlarken özel bir ricada bulunmak istiyorum. Kitap okurken hep hayret nidalarıyla okuyan benim de bol bol dinlediğim Adilcevaz esnafından bir dostumuz covid19’a yakalanmış ve hastaneye kaldırılmış ona ve diğer tüm hastalara dua etmenizi istiyorum.
Kendimiz, ailemiz ve tüm insanlık için lütfen maske, mesafe ve temizliğe dikkat edelim.