İnsanımızın yüzyıllardır çok hoyrat ellerinde kalmasına rağmen derelerin akış hızı, yönü, kıvrımları ve eğiminin mükemmelliği onların kolayca kirlenmesini hep engellemiştir. İnsan burada rabbine bir kez daha hamdedip başka da bir şey düşünemez ve yapamaz.
Tüm bu vasıfları nedeniyle yıllarca bağ ve bahçelerimizin bolca, durmaksızın sulanması ve kentimize yeşil Bitlis denilmesinin en önemli nedenlerinden belkide birincisi bu sulardır. Ayrıca merkezde, kent çarşısının onca pisliğini alıp götürebilmiş ve çok çile de çekmiş sulardır. Ancak artık iklimin değiştiği ve sularımızında azaldığı bu son dönemlerde, duvara dayandığımız noktada, çok kirlenmiş olan derelerimize artık bir müdahale edilmesinin zamanı gelmiş ve geçmiştir bile. Evliya Çelebi eserinde, Bitlis çayı üzerinde efsanelere ve yaşanmış onca hikayelere mekan olmuş, sayıları epeyce fazla olan köprülerden bahseder. Hatta Yaşar Kemal üstad Kırk Köprülü ( Kırk Kulplu) efsane şehir diye de kentimizi tarif eder. Biz gene 1967 yılını baz alarak bu derelerimizi ve üzerinde yeralan köprüleri birbir sayacağız. Bugünlere kalanları kaç tanedir. Onun da takipçiliğini ve yeniden ihya edilme mücadelesini de hep birlikte yapacağız.
Herkese her aşamada fazlasıyla görev ve sorumluluklar düştüğünü ifade ederek sözlerime tekrar devam etmek istiyorum.
RABAT DERESİ
Bu derenin kaynağı kentin 10 km kuzeydoğusundaki Başhan suyudur. Derenin üzerindeki köprüler şunlardır: Sapkor köprüsü, Keşiş köprüsü, Kazıbey köprüsü, Menteşağa köprüsü, Hüsrev Paşa köprüsü, Mumhane köprüsü, Aynalıçarşı köprüsü, Pamukçular köprüsü, Şeytan pazarı köprüsü
HÜSREV PAŞA DERESİ
Bu derenin kaynağı ise şehrin 7 km kadar kuzeybatısındaki İskender çeşmesi ve Bırke adlarındaki 2 kaynaktır. Kent içinde, dere üzerinde yer alan köprüler şunlardır: Komüs köprüsü, Kasarcı köprüsü, Azabağa köprüsü, Mermutlu köprüsü, Epselağa köprüsü, Aşağı Kale köprüsü, Şerefiye köprüsü
ZEYDAN DERESİ
Kaynağı Zeydan mahallesinin biraz ötesinde olan Koyunlur suyu ( Kanimiyan) olup, Altınkalbur suyunuda içine aldıktan sonra Zeydan mahallesi bitiminde Rabat ve Hüsrev Paşa çayları ile Kanlı köprü mevkiinde birleşir. Bu derenin su miktarı diğerlerinden daha azdır. Üzerinde tek bir köprü vardır. O da Kanlı köprüdür.
Burada sırası gelmişken bir yazar notu olarak şunları ifade etmek isterim: Zeydan deresinin diğerlerine karıştığı o kavşak noktasında 1960 ' lı yıllarda tüm ailemin ve Zeydan mahalleli, Tahşutlu, Tıkılbanlı kadınların özellikle yaz aylarında orada entarileriyle birlikte hem kaçamak şekilde serinleme için suya girdiklerini hatırlıyorum. Aynı zamanda halı, kilim ve o zamanın yorgan ve döşeklerine koydukları beyaz ve türlü, kırçıllı renklerdeki yünleri o sularda sodalarla, sabunlarla köpürte köpürte yıkadıkları gözümün önünden gitmiyor. Biz çocuklarda o doyumsuz pırıl prıl suyun tadıyla çocuksu hevesle annelerimizin,teyzelerimizin etekleri dibinde az biraz yüzüp kulaç atmaya da çalışırdık. Bu canlı fotoğrafı daha dün gibi aynen hatırlıyorum.
Rabat ve Hüsrev Paşa dereleri birleştikten sonra oluşan büyük derenin üzerindeki köprüler de şunlardır: Hatuniye köprüsü, Alemdar köprüsü, Değirmen köprüsü, Arap köprüsü.
Her 4 dere birleştikten sonra da üzerinde yer alan köprü: Şum'un köprüsüdür.
Kentin içindeki diğer derelerin üzerindeki irili ufaklı köprüler ise şunlardır:
Diyadin köprüsü, Seferbey köprüsü, Dört sandık köprüsü, Şorbulak köprüsü, Kilise köprüsü, Hamza Çelebi köprüsü, Şeyh Hasan köprüsü.
Köprülerin sayısının 33 olduğu hemen dikkat çekecek olup, bunların büyük çoğunluğu kemerli ve taştan yapılmıştır. Çok güzel mimari görünüşlere sahiptirler.
Bitlis kenti köprüleri görüleceği üzere kaynak sularındaki gibi rekor sayıda olup, Doğu ve Güneydoğu Anadolu kentleri içinde gene ilk sırada yer almaktadır.
Dr. Servet ZÜLFİKAR