Verim aldığın her an’ın
mahiyeti büyüktür.
Gelin görün ki feyzi de yüktür.
Öğrenme zanaatı hakiki bir mülktür.
Tecrübe edinirken insanın izzeti nefsine ağır gelen
Ne kadar şey var ise,
Hayatta ki dik duruşu olmalı aslında.
Bazıları taviz vermediği her şey ile sınanıyor.
Bilinemiyor, insanların dini kullanarak
Gelenek görenek diye kucakladıkları şeyin
Dünyalık bir çok olguyu sorgulatacağını.
Rabbim lütuf olarak gönderdiği imtihanlara
İsyan ettirmesin.
Dünyevi bazı şeyler başka şeylerin ölçüsü oluveriyor.
Yolunda dosdoğru yürümek zor zanaat,
Nefsinin kılıç kalkan oynadığı vakitlerde
Daha iyi anlarsın.
Sen ona kılıç çekmezsen..
Çekemezsen..
Güneşe sırtını yasladığın o naif anlar da dahi
Hayatı sorgularsın.
Göz pınarlarımızın kanatlı bekçisi olmadığı sürece
Hiç bir Can’ı, canlı taşımamalı heybemizde..
Yaşayan ölülerden say gitsin.
İnsan toprak gibiymiş.
Su verdikçe çamurlaşırmış meğer.
Her alanda her kulvarda ümit verip güven aşılayanların yıktığı duvarlar altında kalacağız belli ki.
Hayal kurmak bir insanın en kadim tutamağıdır.
Hayallerini ansızın yıkanların kaygısızlığı,
Şu zamanın ahirinde yaşamayı zorlaştırsa da
İstersek yapamayacağımız hiç bir şey yok.
Kaliteli duyguların halka arz edilmesi çok büyük acımasızlık.
Kadirşinas can’ların sol yanındaki
Sevme duygusunun
Kalitesini çok seviyorum.
Son kullanım tarihi,
Sonsuz vefaya kadar kullanıma açık.
Kıymet bileceği sanılan can’lara, arz edilebiliyor
Bu yüzden zayi oluyor.
İnsan yerine koymayı bilenlerin kaderi midir?
Çürümeye yüz tutacak kalplere
En kaliteli olgunun çok ucuza gitmesi.
Yoğun hayatın içinde durulduğum bir an fark ettim ki.
Hepsinin içinden geçilir de.
İçleri çok boş.
Sessizlikle tepki veriyorlarsa,
Zoru sevenlerin kusuruna bakmayınız.
Yaşamak haysiyetli onurlu bir iş iken
Çok güzel oyun oynayanlar var.
Hayat sobeleyene kadar yolu var.
İnsan her duruma düşer.
Düşer mi düşer.
Lakin bilinsin ki
Dünya, dünyalığı istemeyenlerin çok uzağında döner.
Haysiyetsiz şereften yoksun can’lara karşı
Hayat önünde durabilir.
İzin vermedikleri her şey
Keşke lavlarıyla her gece taşabilir.
Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in
“Gönlüm uçmak isterken semavi ülkelere
Ayağım takılıyor yerdeki gölgelere” sözünün eteklerindeydim nicedir.
Fakat artık
“Çözümsüzlükte çözüm ürer” sözü ile yoğuruluyorum.
Tüm onulmazların çaresi duadır.
Denk dua etmek lazım cancağızım
Bu çünkü başka bir cenk
Rahman ile arandaki en büyük mihenk.
Taş gibi abide olan,
Taş gibi göğsüne oturacak olan.
Yeri gelip solduran,
Yer yer olmazları olduran.
Duanın gücüdür baki olan.