Hangi konuda çivinin çiviyi söktüğünü gördünüz.
Yakın zamanda, bir hayli yorgun, bitkin bir dem de çivi çiviyi söker hadi kalk hareket iyidir dediler.
Tüm hücrelerimizin yere serileceği bir anda iken, bu sözün gerçeklik payını düşündüm.
Bunun da koskoca bir yalan olduğunu anladım.
Hangi insani ilişkilerinizde,
Hangi adımınızda bu deyimin kucağına sığınabildiniz.
Varsa bu yönde yaşayabildiğiniz arzuhaliniz,
İstişare ile aşabilmeyi dileriz.
Etrafımızdaki hayatları analiz edip,
Tecrübelerin yontabildiğim kadarını hayatıma almayı oldum olası çok severim.
Ne sevdada, ne insani ilişkilerde,
Ne bedenen ne ruhen yorgun olunan hiçbir anda gerçekten çivinin çiviyi söktüğünü teyit edemedim.
Ettirmesin Rabbim.
Çünkü her tadılmış duygu nadide,
Her nadide duygu tadımlık.
Emsali olmayan güzelliklere sahip çıkmak nasip edildiği için, ömürde gönül bağlamamızın tellerini tıngırdattık.
Orada kıymet bilen can’larla ahir zamanın içli türküleriyle ağıtlar yaktık.
İmtihanlara öylelikle sahip çıktık.
Yeri geldi meltemleri doğasına attık.
Sevdasını bağrına basanların yanık türkülerinde demlendik.
En içli yerlerini başa sarıp sarıp dinledik.
Hatta sevdaya dair de, nedir?
Sevda ne değildir?
Oralarda dinleye dinleye,
Dinlene dinlene,
Çivinin çiviyi sökmeyeceğini bile bile,
Paha biçilemez muhabbet çemberinde büyük kalplerden öğrendik.
Azizim biliyor musunuz!
Sevda dahi,
Kolay kabulleniş,
Sırra kadem vazgeçiş
Minicik bir zorlukta sendeleyiş,
Sevmiyorsan bahaneler üretip vazgeçip gidiş değil imiş.
Uğruna müsveddelere şiirler yakılan,
Sıratını ahirete bırakmadan bu dünyada yaşatıp,
Yaşanacaksa duyguları dört nala şaha kaldıran.
Yaşanamayacak kadar imkansızlıklara gark olmuşsa duygularda durulmana vesile olan müthiş bir yitiklik sanatı imiş.
Yanındaysa da,
Irağındaysa da yitiksin.
Varken de senden götüren,
Yokken de senden götüren sonsuz bir zanaat.
Sevmek zanaatında usta iseniz yaşamaktan korkmayın.
Kaybedince başaramadım zannedip kabuğunuzdaki yaşanmışlığı inziva bilmeyin.
Öyle bir sevgi gelir ki,
O vakit tanış olacak takati kendinizde bulamazsınız.
Ömür boyu sevdaya methiyeler dizersinizde,
Sol yanınızdakine çare olamazsınız.
Çok seven, çok sevilenlerin söyleyecek sözü hep çok olmuştur.
Lakin seyrüseferde, çevresindeki sevdaları teraziye koyup ağır basanlardan ders çıkaranları az olmuştur.
Bendeniz o bir elin parmağını geçmeyen dostların arasından
size birkaç gözlemimi kulak aşinalığı olsun diye satırlara yatırmak üzere geldim.
Buna da ihtiyaç var.
Ben mesela sevda nedir, ne değildir bilmezken
yaşı küçük sevdası büyük can’ların sohbetinde evet ya dedim.
Sevdayı benimsedim.
Yaşamak değil en hakikatli duygu.
Sahip çıkmakmış daha net idrak ettim.
Bu her durumda öyle değil mi?
Ailevi sorumluluklarda,
Komşuluk ilişkilerinde,
Dostluk sohbetlerinde,
Bilge insanların yanında..
Yaşayıp geçmek değil. O anda hangi duygu ağır basıyor ise, sahip çıkabilmek için her şeyi yapıyorsun.
İnsanın pamuklara sarıp sarmalamak istediği,
Tek an nedir bilmem ama
"kıymetinizi bilenlerle karşılaşasınız" duamın bana ayna oluşundan bu yana.
Kağıt kesiği duygulara çiviyle gitmedim.
Nazan Bekiroğlu’nun dediği gibi
"Çünkü sevdim;
Ve ben kalbiyle yaşayanlar zümresindenim."
Şunu kesin ve kati hepimiz biliyoruz ki:
Kıymetli olan hakikaten göz önüne dökülmez imiş.
Bizim cenah da sosyal medya furyasına aldanıldığından bu yana, daha iyi anladım.
Oysaki güzel bir şey yaşadığın da veyahut sevdanın dallarına konduğunda,
Paylaşmaya kıyamazsın.
Gözlerinden onu anlayacaklar diye aklın çıkar.
Nazar değecek diye korkarsın.
İnsan diyorum emsali olmayan duygularla karşılaşmaya görsün.
Ne söylemek istersen ona dair,
Eksik kalır sanıyorsun..
İnsanların sağ gösterip sol vurduğu
Topyekün duygularını dövdüğü şu zamanın ahirinde,
böyle dimdik ayakta durabilenlere
Manidar plaketler sunmak isterdim.
Gördükçe neye göğüs gerdiğini anımsayıp gururla yaşasın diye.
Çivinin çiviyi sökmediğini anlasın.
Hep yeni yolculuklara çıkarken,
Hadsizlere selam vermek adına baş sallasın.
Çünkü bir zamanlar hepimiz küçük bir can idik.
Yaşlarımız kaç oldu.
Bir çok çaresizliğin girdabında hala aynı şeyleri yaşatmalarına rağmen şükür her haline.
Denk getire Rabbim kıymet bilene.
Efendiler bunu da ben söylemiş olayım:
Çivi çiviyi sökmüyor bu da böyle biline.