Ülke olarak 15-24 yaş aralığında 13 milyon genç nüfusumuz var. Ülkeler için asıl motor güç genç nüfustur. Üretim de, istihdam da, büyüme de genç nüfusla olur. Bir ülkenin sanatta, kültürde ve sporda sesi, nefesi de genç nüfustur. Bir ülkeye marka değeri katan da gençlerdir. Estetik, edebi ve üretken gençlik her ülke için ideal hedeftir.
On üç milyon gencimiz var şöyle bir hayal edin geçmişi ile bağını koparmayan yüzü geleceğe dönük bir gençlik. Sanayide, tarımda; edebiyat, sanat ve sporda kendini geliştiren, ivme kazanan ve geliştiren gençlik.
Dünyamızda ve ülkemizde ön plana çıkan şahsiyetler ilk gençlik yılları ile birlikte ülkelerine ve geleceğe yön vermişler. Kendilerini anlatmak için her türlü badireye karşı göğüs germişler. En verimli eserlerini gençlik dönemlerinde vermişler. Tarihin sayfaları buna bolca şahit…
Görmek istediğimiz gençlikle gördüğümüz gençlik….
Normalde pek maç izlemem ama geçenlerde Türkiye Macaristan futbol maçına denk geldim. Son 15 dakikayı izledim. Futboldan anlamam ama maçı izlerken futbolda yetersiz olduğumuz aşikârdı. Bu gidişle de küme düşeceğimiz belli. 13 Milyon genç nüfusun olduğu bu ülkede bari futbolda kendimizi gösterseydik diye hayıflandım. Nerde kaldı edebiyatta, sanatta…
40-50 sene evveline baktığımızda kalem tutan gençliğinin bir edebiyat dergisinde, gazetede sesini duyurma çabası vardı. Kitap bulmak ve okumak için üstün çabası vardı. Okuduğu kitabı özümsemesi vardı. Okudukça ideal ve ülküsü olan, fikir işçiliğine hamallık için talipliler vardı.
Adilcevaz’da da benim erken gençlik yıllarında bu anlamda temayüz eden gençliği hiç unutmam. Okuyan, konuşan, tartışan gençlik… İlçemizin gizil fikir hazinesiydiler. Kim mi bunlar az diyeyim size; Nebi Ergören, Hasan Günay, Servet Günay, İsmet Çevik, Öznur Aydın, Faysal Özdemir, Harun Eraslan, Ruşen Akkoyun, Özcan Beşkardeş, Yıldırım Beşkardeş, Murat Çakar… bu liste biraz daha uzar. Bu gençlik kitap da okurdu, dergi de çıkarırdı, imkânsızlığa rağmen kulüp de kurardı. Kanaatime göre o denim için gençlik müthiş bir potansiyel idiler. Yoklukla, imkânsızlıkla mücadele eden ve bedel ödeyen gençlik idiler. Bu arkadaşlarımız İstanbul gibi bir derya içinde bulunmuş olsalardı bugün her birini daha ileriye kendilerini taşırlardı.
Devam eden güzel örnekler de var. Yanlış bilmiyorsan 2011 yılında ilçemizde GKY (Girişim Kültür ve Yardımlaşma) diye bir dernek kuruldu. Bu dernek Kadir Köstekçi, Gökhan Dilmen gibi genç bir kadronun kurduğu bir dernekti. O zamanın gençliği olan arkadaşlar tiyatro alanında “Size bir Hikâye Anlatacağım” isimli bir oyunu kendileri yazmış ve oynamışlardı. Bu kulübümüz sonra voleybol üzerinde yoğunlaşarak 1.ve 2.ligde İlçemizi temsil eder durumuna geldiler.
Şimdi diyorum bununla beraber acaba Adilcevaz gençliğinde durum nasıl, zihinlerini ve gönüllerini neler besliyor? Şimdiki gençlere kültür aktarımında yukarıda isimlerini zikrettiğim orta yaşta olan arkadaşlarım gençliğe el veriyor mu? Bizim toplumumuzda usta-çırak üzerine eskiden beri gelen yerleşik eğitim sistemi var. Bu sistemi uyguluyorlar mı? Onlara yol gösterip, ufuk belirliyorlar mı? Söğüt gölgesinde çay eşliğinde fikir münazarası yapıyorlar mı?
Türkiye Dil ve Edebiyat Dergisi Adilcevaz Temsilciliğinin Buğra Turan Bey’in başkanlığında açılmasıyla yol arkadaşlarıyla yapacağı edebi ve sanatsal çalışmalar gençlerimiz için umarım hayırlı neticelere ulaştırır. İnşallah Adilcevazlı öykücülerimizi, şairlerimizi, fikir işçilerini keşfeder ve bu yolda yürümelerine yardımcı olurlar.
İlçemizde gençlerimize sahip çıkacak güçlü bir alt yapı var. Gönlü ve zihni mamur arkadaşlarımız çok. Evladımıza sahip çıkar gibi gençlerimize sahip çıkılırsa, ilgilenilirse ülkemizin ve milletimizin öncelikle beyin ve gönül refahı ileri seviyelere ulaşır.
Yazılarımızı paylaştığımız Adilcevaz13.com sitesinde 15 yaşında bir evladımız şiir, 20 yaşında bir gencimiz öyküsünü, denemesini yazsa olmaz mı? Yazdıkça gelişir ve olgunlaşmazlar mı?
Sanattan, spora donanımlı zanaatkâr ehl-i irfan gençlik Adilcevaz’a ne kadar da güzel yakışır değil mi?