Uzun süredir yazılarımı ihmal ettiğim için okuyucularımdan özür diliyorum. Aslında savrulup giden ömrümüzden yazılarımızı ihmal ettiğimiz gibi zamanımızı, muhabbetimizi, dostluklarımızı en önemlisi de maneviyatımızı ihmal ettik desek yeridir. Çağımızın hastalığı olan dünyevileşme anlayışı, dolaylı dolaysız hepimizin yaşamına büyük yaralar açmış durumda.
Modern dünyada, hayat ve yaşam algılarımız maalesef İslami hayat tarzıyla değil, seküler dünya görüşüyle haşir neşir olmuş durumda. Bundan dolayıdır ki tüm sosyal ilişkilerimizde (akraba ve komşu ilişkileri, alışverişlerimiz, sözünde durmama, emanete hıyanet, şans oyunları, uyuşturucu, adam öldürme, şehevi arzular, dolandırıcılık, sahtekârlık, vb.) belirtiğim bu maddeler maalesef yaşadığımız çağın hastalıklarıdır.
Dünya hayatı inanmışlar için bir imtihandan ibarettir. Günümüz modern çağı dünyevileşme hırslarımız artırdığı gibi maalesef birçok insani hasletlerimize paylaşımlarımıza büyük bir zarar verdi. Dünya hayatını sadece oyun ve eğlenceden ibaret zannettik. Bugün akrabalık, komşuluk kısacası sosyal ilişkilerimiz eskisinden çok kötü bir durumda, kimsenin kimseye tahammülü kalmamış, hayatımızda korkunç bir bencillik duygusu, bananecilik ve duygusuzluk hissi kaplamış durumda.
Bir medeniyeti var edecek olan değerler her geçen gün erozyona uğruyorsa hak olan kınanıp, haram olanlar meşrulaştırılıyorsa, maalesef zihin işgaline uğruyoruz demektir.
Emperyalist dünya düzeni insan yaşamını ölümsüzleştirmek üzere merhametsiz, sevgisiz acımasızlık üzerine kurgulanmıştır. Zalimin zulmünün meşrulaştırıldığı, her gün yüzlerce mazlumun haksızca kanının akıtıldığı, yerinden yurdundan edildiği, gaddar ve bir o kadarda şeytani bir dünya sistemiyle karşı karşıyayız. Geçmişte olduğu gibi yeni dünya düzenini hakla adaletle inşa edecek olan İslam medeniyetidir.
Bu medeniyeti yeniden diriltmenin yolu, kim olursa olsun din, dil, ırk, mezhep, renk ayrımı yapmadan, Allah için ve insanlığın geleceği için Hakkı haykıran, adaleti yayan, çok çalışan, zalimin zulmüne karşı dik duran samimi ihlaslı nesillere ihtiyacımız var. Bunun için hepimize düşen görevlerimizi samimiyetle içtenlikle yerine getirmeliyiz.
Bir alime sormuşlar ne olacak bu İslam beldelerinin hali, şu manidar cevabı vermiş; "Herkes kendi işini düzgün yapsın ve avlusunun önünü temizlerse sorunumuz kalmaz."
Evet aslında sorun avlumuzun önünü temizlememektir.