İslamın güzel beldesi Halep'in Osmanlı zamanında, geniş imparatorluk sınırları içinde bir çok büyük şehir arasında ve üretimde en büyük üçüncü şehir olduğunu biliyormuydunuz?
Öyle ki şu an ülkemizdeki en büyük metropollerden olan ihracat merkezi Gaziantep de geçmişte o büyük Halep eyaletinin bir kazasıydı. İlim ve irfan mektebinde de geçmişte İstanbul Kahire Tebriz Bağdat gibi en önde gelen şehirlerden olan Halep'in şu anki durumu ise adeta mazisini mumla aratır hale gelmiştir (getirilmiştir).
İslam coğrafyası uzun ve kısa vadelerde planlamalar yapıp arasındaki ihtilafları(!) çözmezse kaybettiğimiz, tarihin ve bir kutlu şehrin yok oluşunu dehşetle izlediğimiz Halep gibi yere düşmeyeceğimizin aksini kim iddia edebilir ki? Hiç kimse bizim Halep'in düştüğü duruma düşmeyeceğimizin garantisini verebilir mi acaba? Bir zamanların bu ihtişamlı şehrini o zirve zamanlarındaki halka zelil bir duruma düşeceğini söylesek kaç kişi inanırdı acaba?
Eminiz ki Onlar da bizim şu anda içine düştüğümüz rehavetin etkisiyle bu durumu reddedeceklerdi. O bakımdan şunu unutmamak gerekirki bizler uyurken düşman hep dinç kalmış ve unuttu sandığımız, Selahattin Eyyubi, Yavuz Sultan Selim ve nice komutanlarla fethedilen artık bizim dediğimiz topraklardan vazgeçmemiş. Vazgeçmediği gibi kinini ve nefretini de hep diri tutmuş ve yine modern Haçlı ordusuyla geri gelmiş. Hem de daha planlı ve daha kompleks bir şekilde...
Yere düşen bir İslam ümmeti olmaktansa gelecek nesillerimize tarihimizi, medeniyetimizi harabeye dönmeden bırakacak, dik duran ve vahdeti gerçekleştirmiş bir ümmet olmayı Allah bizlere nasip eylesin.
Eğer bugün uyanmazsak yarınlarda Halep gibi yok oluşun doğduğu günlere uyanırız Allah muhafaza.
Gözü yaşlı Halep'in ve tüm müslümanların Allah yardımcısı olsun. Ümmetin ihtişamlı günlerini Rabbim Halep'e ve tüm islam coğrafyasına en kısa sürede tekrar yaşatsın inşallah. Uyanık olan, uyumayan ve fitneye fırsat vermeyen kardeşler olmamız dileğiyle, Allah'a emanet olun.
Çağlar KARAKIŞ