Eskilerin zamanını kucaklamak zor olduğu kadar öğretisi bol da.
Farzı misal kanepeye yatma denilmesi,
Büyüklerin yanında uzanmamak edep örneği iken,
Bunu hor görüldüğünü sanarak yaşamak,
daha kalıcı etki bırakırmış meğer.
Öyle ki ben bunu ilk işittiğimde hane halkında ki kişinin,
Dışlandığını hor görüldüğünü düşünürdüm.
Ee, ser de çocukluk var.
İdrakı az, algılar heyheyli bir çağ bilirsiniz.
Gel zaman git zaman öyle olmadığını nice öğretilerle anlattı hayat.
Günün birinde köyde mevlütte idik.
Büyüklerle veda faslı gelmişti.
Herkes vedalaşmış cenaze kalabalığı dağılmıştı.
Gözler şiş, arabaya doğru hızlı adımlarla giderken büyüğüm Şeyma diye bağırmaya başladı.
Anlamadım araba geliyordu bilinçsizce kendi aracımıza ulaşmaya çalışırken yaşlı bir amcanın daha doğrusu bir dedenin önünden geçmişim.
Hal bu ya hala anlamadım.
Meğer eskiden büyüklerin önünden geçilmesi edepsizlik sayılır imiş.
Bizim kuşağımızda
HOR GÖRÜLMEK, EDEBİ ÖĞRETTİ azizim.
Yıllar önce öğrendiğim bu davranış biçimi ile bin bir yaşanmışlığa şekil vermek adına,
özen gösterir oldum.
Toplu taşıtlarda büyüklere yer vermek şöyle dursun. Daha bir inceliklerle dolu canım Osmanlı.
İyi ki biz, inceliklerle dolu hilafet makamının evlatlarıyız.
Harlayın edebin ateşini geleceğe gidiyoruz.
Ateşinde yana yakıla harman olur isek,
Gelecek bir başka gelecek.
Bakışından,
Davranışından,
Oturuşundan,
Kalkışından,
Kaçışından,
Uyarışından,
Uzaklaşışından,
Yakın kalışlarından
edebi anlayacaklar.
Bertaraf olmayacak yeni neslin yeni yetme çocuksu halleri.
Yunus’un çocukları illa edep diyebilecekler.
Sen edebi kaftan edinmez isen,
Gelecek neslimize laf etmeyesin.
O nesle örnek olanlarda bir elin parmağı kadar az kaldı bilesin.
Bu da bizim acı kaybımız olmasın.
Boşuna mı Ceddin deden dediler bizimkiler.
Hem ne diyordu can’ımız Mehmet Akif ERSOY
Edepsizliğin başladığı yerde, edebiyat biter.
O vakit harlayın edebin ateşini..
Harlayın ki,
Daim EDEBİ YAD edelim.