Evet, sloganlara sığınmak psikolojimizi rahatlatan çok kolay ve basit bir yöntem olabilir. Biz Müslümanların söyledikleri slogan anlayışıyla değil, aynı zamanda derin bir bilinci ve bedduayı içinde barındırmaktadır.
Büyük şeytan Amerika’nın Başkanı Trump'ın, Kudüs’ü İsrail’in başkent olarak tanıması dünyayı yeni bir maceraya süreklerken, katil ABD bu tavrıyla, Hilal ve haçlı savaşının fitilini ateşleyerek bir buçuk milyar Müslüman camiasına açık açık meydan okumuştur.
Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs "Mescidi Aksa", Müslümanların kutsal mabetlerinin başında gelmektedir. Amerika başkanın bu kararı, Müslümanların nabzını ölçmek için midir, yoksa savaş ilanımıdır derseniz. Evet, aslına bakılırsa bu ümmete açılmış bir savaş ilanıdır. Yakın tarihimize baktığımızda bu katil devlet, ilk körfez krizinden bu yana (1991) Irak'ta iki milyona yakın Müslüman kardeşimizin ölümüne sebep olduğu gibi aynı acıların bir benzeri maalesef, Suriye’deki kardeşlerimize de yaşatıldı. Tüm bunlar katil Amerika’nın son otuz yıldır, orta doğudaki bu katliamlarının yanında, terör örgütlerine verdiği destekle İsrail’i korumak ve muhafaza etmek olduğu aşikârdır.
Ya biz Müslümanlar ne yaptık uyutulduk, emperyalist devletler yüz yıldan fazla İslam ülkelerinin başına baskıcı sistemleri ve sözde liderlerini bela ederek, Müslümanların okumasının araştırmasının önünü kesilerek geri bırakıldı. Bu yetmedi, Müslümanların dokusuyla (dini, inancı, tarihi, gelenek ve görenek vb.) oynandı. Yani adı kimliği bizden, yaşamı, anlayışı, düşüncesi tamimiyle batıcı zihniyeti üzerine kurulu satılmış yönetici liderlerin yüzünden, Müslüman halklar geri bırakılarak, gelişmesinin önünde en büyük engeli bu hainler oluşturdu.
Bu ümmet ne zamanki ayağa kalktıysa, Amerika’nın şeytani oyunlarına maruz kaldı. En son darbeci kukla Sisi tarafından Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi darbe sonucu alaşağı indirilerek mahkûm edildiği gibi binlerce Müslüman kardeşimiz Tahrir Meydanında şehit edildi. Bizim ülkemizde de aynı senaryo ile 15 Temmuz hain darbe girişimi Liderimizin çağrısı ve bu milletin imanlı mücadelesiyle imha edildi.
Ne zamanki Müslüman halklar, satılmış liderleri sorgulamaya başlamasıyla ve tavsiyeleriyle birlikte o ülkeler kısa sürede hızla gelişmiştir. Örneğin Türkiye, İran, Endonezya, özellikle ülkemizin son yıllardaki devrim niteliğindeki gelişmişliği başta ABD ve İsrail’i ciddi manada tedirgin etmiştir. Bundan dolayı son yıllarda ülkemizin başına gelenler, deyim yerindeyse pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. İran hakeza ayakları üzerine sağlam basan bir devlet yapısıyla bölgede İsrail’in korkusu haline gelmiştir.
Seçildiği günden beri ülkesinde sürekli protestolara maruz kalan Trump, aynı zamanda derin devlet Amerika’nın hedefi haline geldi. Ülkesinde fena halde sıkışan Trump, Siyonistlerin kucağına oturarak, Kudüs’ü İsrail’in başkent olduğunu ilan etmesiyle birlikte, aslında Amerika’yı yöneten anlayışın Siyonistler olduğu ortaya çıkmış oldu.
Eğer ki Trump, bu sözlerinden geri adım atmaz ise. Önümüzdeki günler ve aylar çok şeye gebe olacak gibi görünüyor. Tarihi bir süreçten geçiyoruz. Kudüs Müslümanların namusudur. Kudüs Müslümanların onur mücadelesidir. Kudüs Müslümanların göz bebeğidir. Umarım yaşadığımız bu vahim olaylar, İslam ümmetinin uyanmasına ve vahdetine sebep olur. Gün tefrikaları bir kenara bırakıp bir ve diri olma günüdür. Bu gün ve her zaman katil Amerika ve Siyonist anlayışına karşı, Kudüs’ün yanında olma günüdür.
Allah’ın izni ile Müslümanların ilmi siyaseti ve mücadeleci ruhuyla, hem İsrail, hem de ABD bu yapılanların bedelini misli ile ödeyecek. İmanı olan tüm Müslümanlar şehit olmak için hazır olun. Buna inanın bu bölge eskisi gibi olmayacak. Bugüne kadar akan kanın ve bundan böyle akacak kanın sorumlusu Katil Amerika ve Siyonist rejimidir.
"Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir. (şehit olmuştur) Kimi de (şehit olmayı) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir."Azap suresi 23 Ayet.
Kudüs Filistinin Başkentidir.