Köşemde, Nicedir Mürekkepler Damladı Gönlümden

Meltem ÖZÇELİK

Doğruymuş yaş aldıkça, ne çok şey değişiyormuş.
Çehrende paralel paralel var olanlardan,
Saçlarındaki aklardan bahsetmiyorum.
Bakış açısından tut,
Yaşamına şekil veren her şey.
Mutluluk çukurlarına gelip oturan nice olgudan ve gerekçelerden.
Senden, benden, bizden olan birçok şeyden.
Hayatın en içinden bahsediyorum.
Dön bak, aynadakinin neler hissettiğine,
Neler yaşamak isteyip de köklerini içine ektiğine.
Farkında olmadan içinde filizlenen her güzelliğe veda edişine.
İyi bak.
Çünkü gerçek sen sadece orada varsın.
Yaşayan ölülere aldanma.
Bu dünya gibi onlara da kanarsın.
Öyle talihsiz bir çağ ki…
Gerçekten, insanoğlunun bu dünyada şöyle bağdaş kurup,
Varlığını dinleyebileceği bir köşesi olması gerekiyormuş.
Bu ister bir insan kalbi olur.
İster hayallerine çıkan bir muhit olur.
İster insani diyaloglardaki haz olur.
İsterse de iki kelam karalar,
Satır aralarında da olsa var olur.
Rahman ‘Ol’ derse duyulur.
‘Ol’ demezse sözde uçar, yazı da kaybolur.
Barcelona’da doğan yazar Enrique Vila – Matas’ın
"Kitap yazmak neredeyse sayısız insanın en sevdiği spora dönüştüğünden beri rahat bırakmıyorlar edebiyatı" sözü ile her mürekkep damlasında, birçok kez alt ediliyordu beynimin odacıklarındakiler.
Dünya hakikatleri bilmiyor.
Güzin ablalık perdelerinin altına gizleniyor.
Dirhem dirhem ölenler var.
Çoğu zaman selasız gömülenler.
İnsancıl yanlarımız sırra kadem olduğu için pek bilmezler,
Bilemezler.
Onları onlar yapan bitmek tükenmek bilmeyen nice menfaatler.
Riyakar sahiplenmeler.
Bazı yaşanmışlıklar çarmıha germeye başlamıştı ki.
Evdeki çiçeklerin dökülmeye yüz tutmuş yapraklarını tek tek temizlerken,
Tam karşıdaki açık olan pencereden gördüğüm bulutlar o kadar çok kalemimi konuştururdu ki.
Mürekkepler damladı gönlümden.
Bir baktım kalem – kelam – kağıt üçlüsüyle geçiyordu birçok dem.
Masa başında kendime söyleyebildiğim tek şey "yaz kızım Meltem"
Yazarken hep kendi çapımda,
Kimsenin duymayacağı anlarda yazıyordum.
Tek temennim ise:
(Allah vermesin) bir gün bir can daha benim yaşadığım acıları yaşadı ise yüreğinden tutmaktı.
Ansızın bir kapı açıldı.
Ve şu yalan dünyada gerçeği aktarabildiğim şeffaf bir dünyam oldu.
Ne bir sınırlama, ne bir önyargı, ne bir otorite savaşı.
Hiç bir şey dayatılmadan, en sevdiğim şeyi yapmak isteyip istemediğim sual edildi.
İki vakte kalmadan köşe yazarlığı büyük bir aşk ile kabul edildi.
Ve bugün de sene-i devriyesi.
Üstelik senesi gelmeden elhamdülillah, ikinci bir kapı açıldı.
Yazmak tutkusu diyorum azizim başka bir şey.
Yazmak panzehir gibi, hem hüznünü alıyor.
Hem de canlı bir delil taşıyor geleceğe.
Kendi grafiğini avucunun içinde tutmak için yazmak gibisi yok.
İNCELİKLER KELAMDA DEĞİL.
SÖYLETENDEDİR.
SANIRIM EN BÜYÜK GÖREVDE ARACILARA DÜŞENDEDİR.
Günler günleri nasıl kovaladı bu yıl daha bir anlamadım.
Daha bir hissiyatlı uğurlanıyor.
Bol dersli geçti.
"Her şer de bir hayır var" dedikleri şey: bir çok dem başucumda bitti.
Lakin şükür ki Rahman olan sabrı da, şükrü de nasip etti.
Tecrübe dedirtip yola devam ettirdi.
Demiş ya can’ım Mevlana HZ.
"Kimin gönül sofrasına buyurursan,
O manevi rızkı alırsın.
Bal varsa tatlanırsın.
Zehir varsa katlanırsın.
O halde muhabbet dergahına dikkat et!
Her sofraya bağdaş kurulmaz" diye.
Muhabbet dergahın da, sofrasına bağdaş kurup oturduklarımız iki kelam ettirir oldu.
Bu bir vasıf değil.
Bu bir vazife değil.
Lakin Yazdıran’ın hatırına bu sorumluluğun hamalı olmaya razıyım.
O yüzden klişelerden hoşlanmayan gönüllü kelam mimarı adayıyım.
Tek duam: Rahman’ın ettirdiği her kelamımdan ötürü, kulumdan razıyım demesidir.
Yaşadığım bunca şeyden öğrendiğim:
Kendi boşluğum bana her daim yetiyor idi.
Boşluğum da, kendimi, mahfilimi kurtaracak kelimelerim, güzelliklerim var idi. Kalbimdeki yangınların elinden beni kurtaracak bir yeteneğim var (imiş).
Eş, dost farkına vardırıp meyvesini toplamama vesile oldular.
İçerimdeki danışıklı yaralar gönül rızasıyla büyüyüp gidiyor o ayrı.
Bunca zamandır denediğim merhemlerin faydası oldu.
Çünkü en Kıymetlinin zırhı var üzerimde
ALLAH AZZE VE CELLE.
Yarınlar da öyle olacak inanıyorum.
İster bir köşe yazarı olarak,
İsterse kimsenin bilmediği bir kul olarak.
Yeni başlayan her gününüz aydın,
Yaşam tarzınız her daim saygın,
Yeni yılınız kaygısız olsun inşaALLAH.
İlk göz ağrım olan, güzel köşemin nadide konukları yüreğinize hürmet ederim.