Modern dünyanın gereksiz meşakkatleri hepimizi sarıp sarmalamış durumda. Artık her şeyimizi uluorta paylaşır olduk, hiçbir gizemimiz kalmadı desek yeridir. Sevincimizi de hüznümüzü de dışa dönük yaşıyoruz ve bununla da mutlu oluyoruz sanki...
Okumadan, emek vermeden hep yazar çizer olduk, her şeyden ve her konudan anlar olduk. Duyduğumuzu, gördüğümüzü, bildiğimizi, bilmediğimizi bazen de acımadan kul hakkını sorgulamadan dikkatleri çekmek için, bak ben de varım der gibi yazıyoruz hem de ne yazmak kopyalaya kopyalaya...
Her gün bir tanıdığımızı kaybederken gönül dünyamızı paramparça ediyoruz. Ölülerimizi ebediyete gönderirken bizler ise ölümsüzlük hissiyatını hiç kaybetmiyoruz… Hangimiz ölüyüz acaba, yaşarken ölmek insanın hissiyatını kaybetmesi değil mi? Evet her geçen gün ölümsüzlüğe doğru savrulduğumuzu zannederek gıdım gıdım ölüyoruz, en kötüsü ise farkına bile varmadan tükeniyoruz.
Her şeyin bol olduğu bu dünyanın son otuz yılda ki değişimi hepimizin nevrini döndürdü. Bu kadar rahatlığın, konforun arttığı bir dünyada, içimizden geçmiyor mu sahi, kim ölmek ister ki diyesi geliyor insanın. Oysa "her nefis ölümü tadacaktır" diyor yüce yaradan. Menkıbe bu ya.. şeytana sormuşlar insana en çok ne zaman yaklaşırsın? şeytan cevap veriyor "tok" olduğu zaman. Ne kadar ilginç değil mi! Oysa bizlere her daim açlığın felaketinden bahsedildi. Tokluğu için gözü dönmüş, değersizliğin olduğu bir çağda yaşamak ne kadar acı olsa gerek. Oysa ki paraya, makama, şöhrete, güce doymayanlar sevimsiz ve zalim insanlardırlar.
Kirleniyoruz işte her geçen gün kirlendikçe yalnızlaşıyoruz.
Sözü kirletiyoruz, sevgiyi kirletiyoruz ve maalesef birbirimize olan güvenimizi daha çok kirletiyoruz.
Sahi bakışlarımıza ne oldu! o nurlu gözlerimizle birbirimize ne de çok şüpheyle bakar olduk.
Peki ya birbirimize olan güvenimizi ne yaptık, darmadağın ettik maalesef. İnsanlar birbirine karşı ineğin altında buzağı arar oldu.
Sevgi mi, sevmez olduk birbirimizi sanki… Yük olmaya başladı insan insana…
Merhamet mi! kopartılmış bir dal parçası gibi hep elimizde kalıyor.
Yardımlaşma mı! gören oluyorsa yapıyoruz, oysa ki hayra dönük yardımlaşma nefsimize, ruhumuza ne kadar da ağır geliyor.
Söz mü! Çoğu zaman söylediklerimizin üzerinde durmuyoruz bile… Hiç acımıyoruz bazen ağzımızla, bazen de klavyemizle acımasızca incitiyoruz.
Vefa mı! işimiz görülene kadar, ahde vefa yoksa nankörlük baş gösterir.
Muhabbet mi! çok ama çok konuşuyoruz, her nedense birbirimizi hiç mi hiç anlamıyoruz. Dostluk mu! yok denecek kadar çok azaldı.
Huzur mu! Geçici mutluluklara ve arzulara feda ettik maalesef…
KİRLETİLDİK KİRLENDİK KİRLETTİK...
Son olarak merhum Cahit Zarifoğlu'nun sözüyle kapatayım “az ağlıyoruz dünya bu yüzden çok kirli.”
Sevgi ile Kalın.