Sahi Biz Ne Kadar Anladık!

Özcan BEŞKARDEŞ

Sahi biz birbirimizi ne kadar anladık, hep birbirimizi anladığımızı söyler dururuz. Ne kadar güzel değil mi? Fikirdaşlık, ülküdaşlık, mezhepdaşlık, ırkdaşlık, yoldaşlık v.b sıralayabiliriz.

İnsanın bir fikrinin olması o fikri ve inancı uğruna samimiyet göstermesi daha da güzel, ama farklı fikirlerdeki insanlar birbirlerini anlamakta güçlük çekerler nedense, Aslında birbirimizi anlamamak için çaba sarf ettiğimizdendir. Peki biz hiç kötü yola düşmüş kızlarımızı yada olmaz olmaz suçlara bulaşmış gençlerimizi ne kadar anladık. Nereden çıktı bu şimdi dediğinizi duyar gibiyim. Acaba bu kızlarımızı, kardeşlerimizi hangi toplumsal olaylar, hangi aile düzensizliği, huzursuzluğu kötü yola itmiştir.

Günümüz bazı televizyon programlarında güzellik yarışmaları, güzel ses yarışmaları ve bunlara benzer yarışmalar yapılarak gençlerimiz duygularında, hayal dünyalarında kendilerini umulmadık yerde algılamaya başlamıyorlar mı! Gençlerimizi kendi kişiliğinin farkına vardıramayan eğitim sistemimizin manevi eğitimden uzak yada yıllardır bizlere hep başkası olmaya çalışan (özenti) modeller sunulmadı mı! Her gün gereksiz programlarda sözüm ona toplumun hiçbir değerleriyle barışık olmayan, sanatın yanından geçmeyen insanlar, sanatçı diye yutturulmadı mı! Bu insanların anlamsız yaşantılarına gençlerimiz özendirilmedi mi!

Günümüzdeki bazı filmler topluma sanat adı altında, ahlaksızlığa özendirilip meşrulaştırılmaya çalışılırken, kimi gençlerimizin bazı senaryolardan etkilenerek evinden kaçıp kötü yollara düşüp istemeyerek modern yaşam anlayışının cilalanmış görüntüsüne kanarak ahlaksız insanların kurbanı olmadılar mı!

Ahlaki olmayan filmleri ve dizileri ailece izleyerek reyting rekorları kırdırıp, sözüm ona bazı ahlaki olmayan  filimlerin, yaptıklarını desteklemedik mi! Ama etrafımızda bu senaryolardan etkilenerek, istemeden yanlış yapmış Güldünya (töre cinayetine kurban giden) gibi genç kızlarımız töre ve namus adı altında kendi kardeşine öldürtülmedi mi! Bu ne yaman çelişkidir böyle..!

Bu gençlerimiz; Saf ve masum duygularıyla başlayan maceralarında, hayatlarını kötü yollara düşerek ödüyorlar maalesef.

Peki biz toplum olarak ne yaptık? Bu gençlerimizi anladık mı? Hayır anlamadık. Anlamakta istemedik. Sahiplenmekten çok dışlayarak linç etmeye çalıştık. Peki biz insan ve Müslüman olarak sokaklardaki, caddelerdeki yaşanan kötü (günah) olan davranışlardan sorumlu olmadığımızı mı düşünüyoruz? Böyle düşünüyorsak inancımızı gerçek manada anlamamışız demektir. Eğer ki bir toplumda zina, içki, kumar, fuhuş, dedikodu, yalan, iftira v.b gibi ahlaki olmayan davranışlar artmışsa, bunun vebali ben müslümanım diyen herkesindir. O zaman bizler ;''iyiliği emredip kötülükten alıkoymak'' (ayet) anlayışını içselleştirememişiz demektir.

Son olarak Merhum Mehmet Akif Ersoy bir ev sohbetinde cemaate şunu sormuş, işlemediğiniz günahları işleyen insanlara siz nasıl bakarsınız? Acıyarak mı, kızarak mı, küçümseyerk mi bakarsınız demiş ve kendisi cemaate şu cevabı vermiş 'acıyarak bakını ki, onlara yardımcı olabilesiniz. Kızarsanız arkanızı dönerseniz, onları şeytana vermiş olursunuz.' Acaba biz nasıl bakıyoruz?