Sonu İdamda Olsa!

Özcan BEŞKARDEŞ

Sonu idam da olsa biz bu davadan geri adım atmayacağız! Evet gelişen, değişen, dönüşen Türkiye’de 2007 yıllarında garip olaylar yaşanmaya başlanmıştı. Ülke başkomutanını seçme heyecanı yaşarken akıllara durgunluk veren 367 krizi çıkartılarak TBMM üzerinde baskı ve korku senaryoları üretilerek ülkemize Cumhurbaşkanını seçtirmeme kararı aldırmışlardı. Derin statüko yapılar devreye girerek, kendilerince  ülkeye seçilecek olan Cumhurbaşkanını samimiyet testinden geçirmeye çalışıyorlardı, "eşi başörtülü, babası tornacı olmayacak." Anadolu’nun değerlerinden kopuk yaşayan statükocu anlayışlar nasıl da sözbirliği etmişçesine bir araya gelerek 367 yalanı ve sahtekarlığını yapıyorlardı.

27 Nisan E-muhtırası bildirisiyle ülkenin geleceği bir gecede sarsılmaya ve sindirilmeye çalışılmıştı. 27 Nisan muhtırası gelişen Türkiye’nin adına talihsiz bir açıklamaydı, sözde değil özde vurgusu yapılarak laiklik konusuna dikkat çekiliyordu. Birileri bu beyanatı yazarken, Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin nasıl olması gerektiği vurgusu ve dayatmasıyla "bizim gibi ve bizden olma anlayışı" geliştiriliyordu.

Nedir sizin gibi olma anlayışı!

Halkından kopuk, halkın değerlerine tepeden bakan, yok sayan milli menfaatlerini hiçe sayıp, kişisel menfaatlerini ön plana çıkaran saçma sapan anlayış değil midir?

Ülke bir gecede kaosa sürüklenmeye çalışılıyordu. Bu statükocu anlayışlar geçmişte de Sayın Menderes’i ve arkadaşlarını gözlerini kırpmadan asmadılar mı?

Hala Eski Cumhurbaşkanlarından rahmetli Özal’ın ölümü şaibesini korumuyor mu?

27 Nisan muhtırası gecesinde Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül  bir araya gelerek şu kararı alıyorlar: "Sonu idam da olsa biz bu davadan vazgeçmeyeceğiz", yani milletten aldıkları emaneti millete teslim edecekleri sözünü vererek 27 Nisan muhtırasına  karşı 'MİLLET' vurgusu yapılarak sert bir dille onurlu bir tavır sergiliyorlardı.

Allah bu cesur yürekli insanlardan razı olsun. Eğer ki memleket sevdalısı bu iki insan böylesine onurlu ve cesaretli tavırı sergilemeseydiler geçmişte yaşadığımız darbe senaryolarının aynısını yaşayacaktık.

Hayatlarını, bu toplumun ve ülkenin geleceğine adayan bu insanlar yiğitçe duruş sergileyerek ülkenin geleceğini kurtarmışlardır.

Tabiî ki Anadolu halkı da bu insanların samimiyetlerini, cesaretlerini, yiğitliklerini gördükleri için sürekli destek oldular. Halkının acılarıyla, sıkıntılarıyla hemhal olan  bu iki güzel  insanın ülkemizin geldiği noktada çok büyük emekleri vardır.

Tabiî  buradaki en önemli unsur milletin duruşudur. Kolay mı sanıyorsunuz sonunda idam da olsa bu davadan vazgeçmeyeceğiz duruşu sergilemek!

Tarihe geçmiş olan bu onurlu duruş şimdiki ve gelecek nesillere, demokrasinin  sivil halkın yanında olma anlayışının asil ve örnek bir göstergesidir.

Kendilerini ülkenin merkezinde gören bu statükocu anlayışlar, toplumdan ne kadar da bihaber yaşadıklarını, milleti korkutarak ve sindirerek bir yerlere varamayacaklarını umarım anlamışlardır. Gerçi anlayıp anlamamaları çok da mühim değil, çünkü 'su akar yatağını bulur' anlayışıyla tarihi köklerine, inancına, değerlerine sahip bu milletin karşısında hiç kimse duramaz.

"ASIL OLAN MİLLETTİR."