Sene 1945… Van Gölü kocaman bir iç deniz… Üzerinde ne işletme, ne tersane, ne gemi ne de iskele var… İstanbul Haliç Tersanesi’nin gemi inşa şefi Fethi Algon, gölün güney sahilindeki ilçeye Bitlis Tatvan’a tayin olur. Van Gölü’nde yolcu taşımacılığının hikâyesi de işte böyle başlar…
O günleri Fethi Algon’un oğlu Atila Algon anlatıyor…
"O dönem göl kenarında oturan Bitlis, Ahlat, Erciş, Adilcevaz, Van, Ağrı, Doğubeyazıt, Hakkari, Şemdinli, Gevaş bütün buranın halkı Kurtalan ekspresini kullanacak oradan otobüslerle Tatvan’a yolcular gelecekler, oradan da gemilerle dağılacak. İyi de gemi yok, iskele yok, usta yok hiçbir şey yok. Tatvan 3bin nüfuslu bir ilçe merkezi. Babamı görevlendiriyorlar. Ama Tatvan’a bunların yapılacağından hiç kimsenin ümidi yok."
13 YIL SÜRECEK YOLCULUK
Proje büyük emek ve masraf gerektirir. Dolayısıyla hayata geçebilme şansı çok düşüktür. Fethi Algon bu zor görev için eşi ve iki oğluyla trende 3 gün 3 gece, Tatvan’da 13 yıl sürecek yolculuğa Haydarpaşa’dan Kurtalan ekspresiyle çıkar. 1940lı yıllarda muntazam karayolları olmadığı gibi, karayolu taşımacılığı da hemen hemen hiç yoktur…
"Yamaçtan kaya düşer, rayları bozar ya da rayların ortasında durur, bir gün beklersin. Veya kışın tünellerin, tünel durmadan tünel vardı, onların ağzına birikir kar, hadi onların temizlenmesi yani bu şekilde 4 günde falan gidilirdi Haydarpaşa’dan Kurtalan’a."
…HAYDARPAŞA’DAN KURTALAN’A
İstanbul’dan Siirt’e, Siirt’ten Bitlis’e, Türkiye’nin en batısından en doğusuna, günlerce sürer yolculuk.
Ve o dönem büyük bir yokluk içindeki Tatvan ilçe merkezi görünür…
"Elektrik yok, su yok, telefon yok, bir tek doktor bir tek hemşire yok. İşin en kötüsü de okul yok. Tatvan’ın karşısında üç dört kilometre uzakta bir yeri en müsait gördü ve orada şantiye kuruldu."
GÖLÜN GEMİLERİ…
Van Gölü… Doğu Anadolu’nun deniz yüzeyinden 1650 metre yükseklikte, Marmara Denizi’nden biraz küçük muhteşem iç denizi…
İkinci dünya savaşı sonrası gölün kenarına 250 kişinin çalıştığı tersane kurulur. Yolcu taşımacılığı yapacak gemi ve römorkların üretimine başlanır. Aynı zamanda Van-Tatvan-Ahlat-Erciş ve Gevaş’a gemilerin yanaşabileceği iskelelerin yapımı da başlar. Tüm yetki ve sorumluluk devlet memuru Fethi Algon’ dadır. Fethi Algon henüz 29 yaşındadır…
"Üç tane yolcu gemisi yapıldı. 2 tane yük gemisi yapıldı. Hiç kimsenin aklına gelmeyecek şekilde babam orada inanılmaz bir mesaiyle, gündüzleri işçiyle çalışıyor onlara gösteriyor, akşamları evde 4 saat 5 saat ertesi gün yapılacak işin teknik çizimlerini yapıyor."
Sadece bir yıl sonra 1946 ağustos ayı sonunda, tersanede hummalı bir hazırlık başlar. Davul zurna çalar, kurbanlar kesilir… Tersanenin etrafındaki bütün tepelere binlerce insan toplanır.Van Gölü gemilerine kavuşmuştur artık.
Gemi seferleriyle Tatvan’da kalkınma hamlesi başlar. İlçeye ilk kez yabancılar gelmesi yeni ihtiyaçları doğurur.
Doğu Anadolu un ilk ve tek 4 yıldızlı oteli de göl kıyısında hizmete girer. Fethi Algon atölye şefiyken 4 kademe birden yükselir, 30 yaşında Van Gölü işletmesi Müdürlüğü’ne tayin olur. Böylece Algon ailesinin 1945’te başlayan Tatvan serüveni 1958’e kadar uzar. Bu süreçte yöre halkı ilçe için yeni bir isim bulur: Doğunun Paris’i…
Ancak Doğu’nun Paris’inin henüz ilkokulu yoktur…
Tatvan: Doğu’nun Paris’i
Denizcilik ilçede önce eğitim sorununu çözer. İlkokul, ortaokul ve lise açılır; Fethi Algon’un oğlu Atila ile Oğuz burada öğrenimlerine başlar.
İlçede Bitlis ve Van karayolları işletmelerinin iş makinelerini onarımını yapılır ama karşılığında para alınmaz. Karşılığında futbol, voleybol, tenis sahaları ve bir sinema salonu yapılır.
"Tatvan’a, Ahlat’a Van’a para akmaya başladı. Futbol turnuvaları, yüzme yarışları, kürek yarışları yapıldı ve halk başladı birbiriyle kaynaşmaya. Tatvan’da ne kadar genç varsa hepsine iş sahası açıldı. Lokantalar açıldı, kaynaştıkça oteller açıldı. 3 bin nüfuslu Tatvan 4-5 sene içinde 8 bin nüfuslu oldu."
Fethi Algon 1958 yılında İstanbul’a Kıyı Emniyet Müdürlüğü’ne İşletme Müdürü olarak tayin olur. 1986 yılında aklında Tatvan, yüreğinde deniz sevgisiyle hayata gözlerini yumar. Geride ise 3 kuşak denizci bir aile bırakır…
Günümüze uzanan denizcilik hikayesi
Atilla Algon 18 kez yelken milli takımı forması giyer.Kardeşi Oğuz Algon’la birlikte Türkiye’nin ilk yerli tekne üreticisi olur. Fethi Algon’un çocukları gibi torunları da denizci olur. Onlardan Burcu Algon yıllardır Azerbaycan yelken milli takımının teknik direktörlüğünü yapıyor. Bitlis’in Tatvan ilçesinde başlayan denizcilik hikayesi günümüze kadar uzanıyor…