Az veya çok, hamiyetli olan yani memleketini ve insanını seven bunu içinden gelerek gösteren illa bulunur. Farklı bölge ve beldelerde gördüğü güzellikleri kendi yetiştiği topraklar için de arzu eder. Adilcevaz da bu anlamda çok şanslı ve bir şeyler yapmak isteyenleri hep var. Bu kişiler geçmiş ve gelecek arasında köprü kurulacak vesileler arar. 27 Kasım 2020 yılındaki yazımda (https://www.adilcevaz13.com/dunden-bugune-adilcevaz-gencligi-818yy.htm ) bu minvalde yazı da yazmıştım. Çeşitli örnekler paylaşmıştım.

On bir yıldır Adilcevaz’dan uzak olmama rağmen benim alemimde Adilcevaz, her zaman büyük yer edinir. Oradaki gelişmeleri, haberleri takip ederim. Adilcevaz için derdi, amacı, sevdası olanlarla eğer imkân bulabilirsem irtibat kuramaya çalışır, telefonla veya sosyal medya üzerinden de olsa hasbihal ederim. Doğduğu, yetiştiği yere karşı vefa hissi taşıyanlara karşı ayrı bir muhabbetim var. Onların elindeki, yüreğindeki ve sözlerindeki yaşanmışlıkları da köşeme taşırım. Bu sayede çok kıymetli değerlerle hususi tanışma imkânı da buldum. Çünkü bize eksik, yanlış olan değil güzel ve doğru olan lazım. Çoğaltılması gereken güzellikler ve kazanımlar olmalı. Arada bir de zülfü yâre dokundurduğumuz da olur. Bunu da maç tenkit etmek, yermek, yıkmak, bozmak adına değil, tashih ve iyileştirmeler için dikkat çekmek için yaparım.

Bu yazımda da Adilcevaz için güzel düşünen Bursa’da ikamet eden ilçemizin kıymetli değeri Abdullah Talay’ın değerli düşüncesine ve vermek istediği katkıya değinmek istiyorum. Kendisi ile yakın zamanda telefonla görüşmüş Adilcevaz üzerine konuşmuştuk. Hatta yaz tatilinde Adilcevaz’ da görüşelim dedik ne yazık ki ben müsait olup gelemedim.

Abdullah Talay Bey, bilenler bilir hüs-ü hat üzere sanat ehli bir sanatkâr olup, sanatını Bursa’ da icra ettirmekte ve hevesli ve istekli olanlara da eğitimler vermektedir. Hakikaten hüsn-ü hat, hattatlık, güzel yazı sanatı, insanın ince nahif tarafını, zarifliğini yansıtan ve dingin kılan bir sanattır. Bu sanatın, Adilcevaz ilçemizde de yer edinmesini, bu sanata yatkın kabiliyetli hemşerilerimizin keşfedilmesini, imkân verilip, gün yüzüne çıkarılmasını çok arzu ediyor. Bu anlamda da elinden gelecek katkıyı sunmak istiyor.  Yerel ve mülki amirlerin sahabetinde ortam hazırlanmasını gönünden geçiriyor. Bununla beraber, artık unutulmaya yüz tutmuş eski çocuk oyunlarımızın yeniden canlandırılmasını, öğretilmesini, bu oyunların olduğu karşılaşmalar ve turnuvalar düzenlenmesini çok ciddi şekilde talep ediyor. Çocuklarımızın tablet, cep telefonu bağımlılığından kurtarılıp onların yüz yüze olacak şekilde sosyalleşebileceği, dayanışma içine gireceği, özgüven hissini aşılayacağı, aidiyet duygusunu vereceği faaliyetler yapalım diyor. Bu faaliyetleri yaparken çocukluğunda misket, topaç, fanti, çelik çomak gibi oyunların piri olanların da sürece dahil edilmesinin iki kuşak arasında yakınlaşmaya vesile olacağına inanıyor. Adilcevaz’ a geldiğinde de düşündükleri için girişimlerde bulanacağını söyledi.

Abdullah Bey’in nu güzel niyetleri acaba nasıl gerçekleşebilir diye ben de uzun uzun düşündüm. İlçemizde uzun yıllar kutlanan Ceviz Festivali yeniden canlandırılarak Abdullah Bey’in bu güzel niyet ve düşünceleri dahil edilebilir mi diye aklıma geldi. Festival sadece ceviz değil, kültür şöleni haline dönüştürülebilir. Bu da benim teklifim olsun  ilçemizin aşığı, ozanı Hali Yiğit’i anmak, şiirlerinden haberdar etmek için onun adına Adilcevaz konulu şiir ve mani yarışmaları tertip edilebilir. Yanık yürekli hece şiirinde usta kalem Cemal Kocabaş’ ın ve yurt dışında ve her ortamda Adilcevazlı olduğunu belirten, vefasını gösteren türkü yürekli sanatçımız Ahmet Baydaroğlu gibi sanatçımızın hemşerileriyle buluşması sağlanabilir. Arkadan gelen neslin de sanat ve edebiyat üzerine böylelikle teşvik de edilmiş olur.

İlçemizin büyük şansı yetişmiş değerleri ve seveni çok. İsmini zikrettiklerim de Adilcevaz’ a karşı yürek dolusu sevgi, muhabbet ve alaka taşıyor.

Ben şuna inanıyorum ki bu yazdıklarımı gerçekleştirebilecek, şemsiye tutacak ve sahip çıkacak yöneticilerimiz var. Çok zor bir ihtimal de değil.

Ben içimden geçeni yazdım. Olur mu bence olur. Bu sene olmasa da seneye neden olmasın?

Haydi selametle!