1. HABERLER

  2. UNUTULMAYANLAR

  3. Adilcevazlı Bekir Ağa

Adilcevazlı Bekir Ağa

Bekir Ağa, Nurun kahramanlarındandır. Aslen Bitlis Adilcevazlı’dır. Asıl Adı Bekir Çelik’tir. Adilcevaz’da seyyidler sülâlesinden Emrullah oğlu ve Abdülcelil oğullarından Bekir Ağa olarak bilinir ve yâd edilir.

A+A-

Bekir Ağa, Nurun kahramanlarındandır. Aslen Bitlis Adilcevazlı’dır. Asıl Adı Bekir Çelik’tir. Adilcevaz’da seyyidler sülâlesinden Emrullah oğlu ve Abdülcelil oğullarından Bekir Ağa olarak bilinir ve yâd edilir.

Risâle-i Nur’un yazılma, yayılma ve okunma istidadı gösterdiği yıllarda Bekir Ağa, Risâle-i Nurları köyden köye götürerek muhtaç gönüllere iletmiş, bu uğurda çileler çekmiş, cefalar yüklenmiştir. Kendisi ümmîdir. Bediüzzaman Hazretleri Nur’un satır aralarında bu bahtiyar talebesinden bahseder. Ona hitaben yazılı beyanları bulunmaktadır. Çeşitli Risâlelerde Nurların hakkaniyeti ve Bediüzzaman Hazretlerinin şahsiyet-i manevisiyle alâkalı Bekir Ağa’nın mektupları mevcuttur.

Adilcevaz ve bağlı köylerinde bir çok insan Bekir Ağayı yakından tanır. Mesleği çerçiliktir (köyleri dolaşarak satıcılık yapmak). Mesleği icabı köylere ve Anadolu’da en ücra yerlere giderek bu vesileyle de her gittiği yere Risâle-i Nurları yaymış ve anlatmıştır.

Oradan da göç ederek Isparta’ya yerleşmiştir. Burada seyyar satıcılık yoluyla ayakkabı satışı işiyle meşgul olurken, Barla’da Hz. Üstad’la hemşerilik yoluyla tanışarak ona talebe olur. Ümmi hâli içerisinde her gittiği yere Risâle-i Nur’un o kudsî formalarını dağıtarak Nur’un ve Üstad’ın hizmetinde bulunur.

Üstad’ına neşr-i hakikatte talebe olarak yardımcı olan Bekir Ağa’yı Hazret-i Üstad bir ifadesinde şöyle taltif eder:"Ümmi fakat allâmelerin işini gören ve esrar-ı Kur’âniyeye karşı Isparta’nın intibahına sebep olan ahiret kardeşim Adilcevazlı Bekir Ağa..." (Barla Lâhikası, s. 73)

Gavs-ı Azam Şeyh Abdülkadir-i Geylânî’nin (ks) tesbit ve teşhisi gibi bir makama da mazhar olan Bekir Ağa’yı Üstad Hazretleri Lem’alar adlı eserinde şu ifadeleriyle taltif buyurur: "Gavs-ı Âzam’ın tâbiriyle Bekir Bey, bizim tâbirimizle Bekir Ağa..." (Lem’alar. 173)

Hazret-i Üstad’a son derece bağlı ve Risâle-i Nur’un hakkaniyetine hizmette fevkalâde bir anlayış kabiliyetine sahip olan Adilcevazlı Bekir Ağanın da Hazret-i Üstad’a yazdığı mektuplar mevcuttur. Bu mektuplardan birisi şudur:"Fazîlet-meâb Üstadım Hazretleri,
Efendim, evvelâ arz-ı tâzim ve hürmetle mübarek ellerinizi öperek, her an ve zaman lisanıma yakıştığı kadar duâ eder ve duânızı rica ediyorum. Efendim, malûmunuz, fakir talebeniz ve kardeşiniz cahil olduğum halde, güneş-misâli olan risâle-i bergüzîdelerinizden umum Nur Risâlelerinizi okutup dinledim. Güneşin nuruna sed çekilemediği gibi ve sed çekilmek ihtimali olmadığı gibi, risâlelerinize de sed çekilemez. Onları istimâda ruh ve kalbimi tetkik ettim; tetkikatımda ne gibi hissetmiş ve anlamış olduğumu aradım. Baktım ki, ruh ve kalbimde bir feyezan ve coşkunluk var ki, beni bilâihtiyar bir vazifeye sevk etmek için hemen ‘Haydi, haydi’ diye tazyikata başladı. Ben de ruhumda olan bu vâkıayı takip ederken, o Nurların irae ettiği miftahları gördüm ve gösterildi. Anladım ki, bu anahtarlarla icap eden kapıları açıp, o Nurlara ehil olan kardeşlerimi—min gayri haddin—arayıp bulmak vaziyeti adeta bana emrolunup, o Nurlardan güneş gibi nur saçılması hususunda ben de bu hâli kendime vazife addettim. O Nurlardan almış olduğum anahtarları teslimle, hâin-i din olan mülhidlerin elleri kımıldanmayacak derecede kırılması için, hamden lillâh, bu kardeşlerimi arayıp buldum. Emânetullah ve emânât-ı Peygamberînin (asm) gayet parlak, yakut ve zümrütten kıymettar olan hazinelerini o zatların ellerine teslim ettim. Elhamdülillâh, Cenâb-ı Hak muvaffak etti. O mübarek eserlerinizi mütalâa eden eşhas, insan iseler ve insaniyetle alâkaları varsa imân eder. İnanmadıkları takdirde, ya insaniyetten istifa etmeli veyahut ‘İnsan değiliz’ demeli. Bu eserler başlı başına, ayrı ayrı birer fâtihtir. İnşaallah, her cihetle feth ederek fâtih olacaktır. Cenâb-ı Mevlâ âhirette cümlemizi sevabına nâil eyleyip şefaatine mazhar buyursun. Âmin. Tekrar mübarek ellerinizi bûs ile duânızı istirham eylerim, efendim hazretleri. Abdülcelil oğullarından Âdilcevazlı Emrullah oğlu Bekir" (Barla Lâhikası, s. 45)

Bekir Ağanın Neşet ve Saadet isminde iki çocuğu olmuştur. Yaptığımız son tesbitlerde çocukları da Adilcevaz’dan göç ederek Antalya’ya yerleşmişlerdir.

Risâle-i Nurların yazıldığı, yayıldığı ve okunduğu o zor yıllarda Üstad ve Risâle-i Nur’a hizmetteki alâkadarlığından dolayı Üstad Hazretleriyle birlikte mahkemelere düşmüş, sonunda Eskişehir hapishanesinde Üstad’la birlikte bir seneye yakın hapiste kalmıştır.

Ak sakallı, orta boylu, tertemiz bir insan olan Bekir Ağa, kudsî Nur yolculuğunu yüzünün akıyla tamamlayarak, ömrünü yine memleketi olan Adilcevaz’da tamamlamıştır.

Adilcevaz’ın Cevizli (Drakbur) mahallesinde vefat etmiş, kabri aynı mahallede bulunan Karaveli mezarlığında bulunmaktadır. Vefat tarihi ise 24 Nisan 1961’tir. Allah rahmet eylesin.


www.adilcevaz13.com

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yazılan yorumlar hiçbir şekilde www.adilcevaz13.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.