Adilcevaz Van Gölü kenarındaki en güzel ilçelerden birisidir. Sahip olduğu büyük tarihi geçmişi ve Van Gölü ile iç içe olması ilçeyi turizm açısından çok önemli bir konuma getirmektedir.

Günümüzde ülkeler ve şehirler turizmden paylarına düşen geliri arttırmak için büyük bir yarış içerisindedir. Her şehir kendi doğal ve kültürel güzelliklerini tanıtmak için milyonlanlarca lira para harcamakta ve bu zenginliklerini ön plana çıkarmaktadırlar. Özellikle son yıllarda hız kazanmaya başlayan ve ekoturizm olarak ifade edilen turizm dalı büyük ilgi görmektedir.

Bu noktada Adilcevaz ilçesinin sahip olduğu su altındaki batık kale ve hem karada hem de suyun altındaki mikrobiyalit alanları dünyada eşi benzeri olmayan zenginliklerdendir. Adilcevaz son iki yıldır su altında bulunan kale ve mikrobiyalit alanları ile sürekli olarak ülkemizin hatta dünyada birçok önemli haber sitelerinin gündemindedir. Yani özetle rüzgar Adilcevaz için esmektedir ve bu rüzgar dinmeden değerlendirilmelidir. Atalarımızın dediği gibi "demir tavında dövülür". Şimdi demir tam tavındadır ve soğumadan dövülmelidir. Basından ve sosyal medyadan birçoğumuz Adilcevaz'ın hemen kıyısında yer alan batık kale ve mikrobiylit alanlarını duymuştur aman ben duymayanlar için kısaca anlatayım.



ADİLCEVAZ KIYISINDAKİ BATIK KALE

Ülkemizin denize kıyısı olan alanlarına giderseniz insanların bu alanlara ilgisini arttırmak için büyük gemiler batırdıklarına şahit olursunuz. Bunun en büyük amacı insanların daldıkları zaman suyun altında farklı birşeyler görmelerini sağlamaktır. İşte bu noktada Adilcevaz'ın hemen yanıbaşında Van Gölü’nün altında burçları ve surları ile kocaman bir kale bulunmaktadır. Kalenin bulunması ve ortaya çıkarılmasındaki en büyük emek şüphesiz, bölgemizin tanınan simalarından olan Cumali Birol’a aittir.

TRT Mavi Tutku ekibi ile beraber yaptığımız son çalışmalar ile kalenin sanılandan daha büyük olduğu ortaya çıkarılmıştır. Önümüzdeki yıllarda da burada başlayacak olan çalışmalar ile beraber kalenin geçmişine dair çok daha ilginç bilgilere ulaşılacağı aşikardır. Bu noktada bu kale kurallara uygun olarak hızlıca dalış turizmine açılmalı ve burası bir dalış noktası olarak belirlenerek rehber dalgıçlar eşiliğinde buraya dalışlar yapılmalıdır. Bunun için ilçede yapılacak küçük yatırımlar ile bir alt yapı oluşturulmalı ve dışarıdan gelecek dalıcılara imkan sağlanmalıdır. Bu noktada alanı en bilen insanlardan olan ve iyi bir dalgıç olan Cumali Birol ve bölgede faaliyet gösteren Girişim Kültür Yardımlaşma ve Spor Kulübü Derneği Adilcevaz için iyi bir şanstır.



GÖLÜN ALTINDAKİ VE KARADAKİ MİKROBİYALİT ALANLARI

Mikrobiyalitler göl tabanından tatlı su çıkışının olduğu bölgelerde binlerce yıl süren zaman dilimlerinde oluşan ve her geçen yıl büyüyen canlı yapılardır. Van Gölü mercanları olarak adlandırdığımız miktobiyalitler gerekli tanıtımın yapılması durumunda yerli ve yabancı binlerce insanı bölgeye çekebilecek bir potansiyele sahiptir.

Bu noktada Adilcevaz'ın hemen açıklarında bulunan mikrobiyalit alanları Van Gölü’ndeki en güzel mikrobiyalit alanlarındandır. Geçtiğimiz günlerde Prof.Dr. Mustafa Sarı tarafından su altında fotoğrafları çekilen bu mikrobiyalitler eşşiz bir güzelliğe sahiptirler. Hepimiz mikrobiyalitleri suyun altında görme şansına sahip olmayabiliriz. Bu noktada Adilcevaz ilçesinde, Aygrı Gölü yolu üzerinde yer alan karadaki mikrobiyalit alanları muhteşem bir doğa harikasıdır. Bu alanda gerekli yürüyüş yolları ve tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilmesi durumunda yakın zaman burayı görmek için dışarıdan binlerce insanın geleceğine şahitlik yapacağız. Yeterki gerekli adımlar atılabilsin.

Adilcevaz'ın sahip olduğu bu güzellikler turizm açısından büyük fırsatlardır. Son günlerde hangi kanalı açarsanız açın, hangi haber sitesine girerseniz girin Adilcevaz'dan ve bu güzellikleden bahsetmektedir. Konuşmamın başındada belirttiğim rüzgar güçlüyken bu rüzgar kaçırılmamalıdır. 

Mustafa AKKUŞ - Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Öğretim Görevlisi
FOTOĞRAFLAR: Lütfü TANRIÖVER / TRT MAVİ TUTKU