Aşağılık Bir Yöntem Kullanılarak Şerefli Bir Hedefe Varılamaz
A+A-
Müslüman kardeşlerin önemli şahsiyetlerinden Merhum Şehit Seyit Kutup diyor ki; "Aşağılık bir yöntem kullanılarak şerefli bir hedefe varılmaz."
Mısırdaki İhvanın kurcusu Hasan Elbenna’yı ve Seyit Kutup’u asan anlayışla, bugün Adeviye meydanını kana bulayan darbeci General Sisi’nin anlayışının kökleri Firavun’a dayanır. Mısır’da bir yıl önce seçimle iş başına gelen sivil hükümete yapılan aşağılık darbeden sonra, Adeviye meydanını dolduran milyonlarca insan Salavat ve tekbirler getirerek yapılan zulmü masum bir şekilde protesto ediyordu. İlk kez günler öncesinde sabah namazında Sisi’nin satılmış askerleri elliden fazla kişiyi şehit ederek katliam yaptılar. Gün geçtikçe ülkenin genelinde, özellikle Adeviye meydanında demokratik tepkilerin protestoları birkaç milyonu bulmaya başlaması, darbecileri tedirgin etmeye başladı. Darbeci zihniyetlerin amaçları hep kan akıtmak olmuştur, zaten darbenin maksadı kendi insanına namluyu çevirmektir bu o ülkeye hem ihanettir hem de yapılabilecek en aşağılık bir yöntemdir. Darbeler, topluma şu mesajı verir; "Ben senin iradeni hiçe sayıyorum ve benim silahım senin iradeni susturur."
Bugün Mısır’daki halk, kardeş kanının akmaması için "Öldürmeden ölüyorlar" bu tavır şahadete susamış, Rabbine kavuşmak için sıraya girmiş Müslüman yürekli erlerin tavrıdır, bu tavır Hz. Muhammed’in tavrıdır…
Mısır’da Firavunun keskin nişancıları hedef göstererek, tekbir getiren insanların üzerine acımasızca kurşun yağdırıyorlar. Şair diyor ya; "Yenilgi yenilgi üstüne büyüyen bir zafer vardır." Buna inanın siz bizi vurdukça biz daha da çoğalacağız. Çünkü şehitlerin kanının bereketini siz imansız halinizle anlayamazsınız, biz öldükçe diriliriz, ölümü kendine 'yar' etmiş yüreklere siz ne yapabilirsiniz. Ey darbeci alçaklar, siz bu dünyalık hırslarınız için masumların kanını akıtarak iktidar olacağınızı düşünüyorsanız yanılırsınız, o akıttığınız masum insanların kanlarında ve yakınlarının beddualarından er yada geç belanızı bulacaksınız.
Göreceksiniz bu topraklarda yeniden baharlar gelecek, bu şehit olan kardeşlerimizin kanları dünya müslümanlarına yeniden can verecek inşallah.
Kur'an-ın dediği gibi; "Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir." (Bakara 2/7)Siz darbeci zavallılar Mevlana’nın Şeb-i Arus derinliğini bilemezsiniz. Siz ölümün (şehadetin) Allah katında diri olduğunu o küçücük zavallı aklınızla nasıl bileceksiniz. Şehit ettiğiniz her bir Mısırlı kardeşimizin biz müslümanlara çığır açtığını, ufkumuzu aydınlattığını nerden bilebilirsiniz ki. Çünkü siz tek dünyalık anlayışına iman etmiş zalimlersiniz.
Mısırdaki İhvanın kurcusu Hasan Elbenna’yı ve Seyit Kutup’u asan anlayışla, bugün Adeviye meydanını kana bulayan darbeci General Sisi’nin anlayışının kökleri Firavun’a dayanır. Mısır’da bir yıl önce seçimle iş başına gelen sivil hükümete yapılan aşağılık darbeden sonra, Adeviye meydanını dolduran milyonlarca insan Salavat ve tekbirler getirerek yapılan zulmü masum bir şekilde protesto ediyordu. İlk kez günler öncesinde sabah namazında Sisi’nin satılmış askerleri elliden fazla kişiyi şehit ederek katliam yaptılar. Gün geçtikçe ülkenin genelinde, özellikle Adeviye meydanında demokratik tepkilerin protestoları birkaç milyonu bulmaya başlaması, darbecileri tedirgin etmeye başladı. Darbeci zihniyetlerin amaçları hep kan akıtmak olmuştur, zaten darbenin maksadı kendi insanına namluyu çevirmektir bu o ülkeye hem ihanettir hem de yapılabilecek en aşağılık bir yöntemdir. Darbeler, topluma şu mesajı verir; "Ben senin iradeni hiçe sayıyorum ve benim silahım senin iradeni susturur."
Bugün Mısır’daki halk, kardeş kanının akmaması için "Öldürmeden ölüyorlar" bu tavır şahadete susamış, Rabbine kavuşmak için sıraya girmiş Müslüman yürekli erlerin tavrıdır, bu tavır Hz. Muhammed’in tavrıdır…
Mısır’da Firavunun keskin nişancıları hedef göstererek, tekbir getiren insanların üzerine acımasızca kurşun yağdırıyorlar. Şair diyor ya; "Yenilgi yenilgi üstüne büyüyen bir zafer vardır." Buna inanın siz bizi vurdukça biz daha da çoğalacağız. Çünkü şehitlerin kanının bereketini siz imansız halinizle anlayamazsınız, biz öldükçe diriliriz, ölümü kendine 'yar' etmiş yüreklere siz ne yapabilirsiniz. Ey darbeci alçaklar, siz bu dünyalık hırslarınız için masumların kanını akıtarak iktidar olacağınızı düşünüyorsanız yanılırsınız, o akıttığınız masum insanların kanlarında ve yakınlarının beddualarından er yada geç belanızı bulacaksınız.
Göreceksiniz bu topraklarda yeniden baharlar gelecek, bu şehit olan kardeşlerimizin kanları dünya müslümanlarına yeniden can verecek inşallah.
Kur'an-ın dediği gibi; "Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir." (Bakara 2/7)Siz darbeci zavallılar Mevlana’nın Şeb-i Arus derinliğini bilemezsiniz. Siz ölümün (şehadetin) Allah katında diri olduğunu o küçücük zavallı aklınızla nasıl bileceksiniz. Şehit ettiğiniz her bir Mısırlı kardeşimizin biz müslümanlara çığır açtığını, ufkumuzu aydınlattığını nerden bilebilirsiniz ki. Çünkü siz tek dünyalık anlayışına iman etmiş zalimlersiniz.
Bu yazı toplam 6237 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
sayın özcan bey siz neden bir yerlere yaranmak için çırpınıyorsunuz adalet duygunuz bu kadarmı oturduğunuz yerden ahkam kesmek işinize geliyor
Yanıtla (0) (0)sayın özcan bey insan bukadar güzel mi yorumlar cok güzel yazmışsınız tebrik ederim birde RABIM YER YÜZÜNDEKİ TÜM MÜSLÜMANLARI korusun yardım etsin merhamet etsin tşk ederim
Yanıtla (0) (0)Özcan Kardeşim,
Yanıtla (0) (0)Yaşanan hadiseler ve müslümanlara reva görülen muameleler gerçekten yüreğimizi acıtıyor. Sureten medeni ancak sireten canavar nemrutçukların dünyevi saltanat ve mevzilerini sadece kendi çıkarları üzerine hakim kılmaya çalışmaları ümitvar olalım ki akim kalacaktır boşa çokacaktır. Allah rızası için işkence çekenler ve canlarını verenler yine rıza için aynısına katlanacaklardır.
Hiçbirşey Allah için yapılandan kıymetli ve üstün değildir.
Yazık o nemrutçuklara ki kendilerini bu dünyada ebedi kalacak gibi zannederler ve girecekleri çukurdan ve görcekleri nardan ve yaşayacakları pişmanlık ateşinden bihaberdirler.
Bu yaşanan hadiseler, huzurda ve selamette kendini gören müslümanların kalplerini uyandırmalı ve ruhlarını diriltmelidir. Şükür etsinler ki Rabbimiz, inançlarının samimiyetini böyle ağır bir imtihandan geçirmiyor.
Ancak,
Adı müslüman cenazesi namaz ile kaldırılan bizler, dinimizin ve inancımızın ölçüsünü ve samimiyeti bir başkasına göre değerlendirmeden ölçü olarak Kur'an ve sünnet alarak nerede olduğumuzu bir kıyaslayalım bence. Falan hocanın veya hacının onların çevresinin yaşayışı ihmalimizin ve gafletimizin sebebi olmamalıdır. Onlar gibi olmaktansa ... diye kendimizi temize çıkarmanın avukatlığını yapmayalım.
İnanç samimiyet, bağlılık işidir. Samimiyetin ölçüsünün anlaşılması için de Rabbimiz imtihan eder.
Şuna kanaatim var ki; sefahet, atalet, gaflet kırbacı altında ezilen, bir kenara itilen ve hor görülen iman ve müslimlik sıfatı ebedi kayba uğramakta ve sahibini zulmete düçar kılmaktadır. Cesedi, bedeni belki postal altında ezilmiyor, hakir görmüyor ama ruhu ve kalbi nefsin ve şaytanın mengenesinde toz duman oluyor.
Yaşanan elim hadiseler tüm müslümanlık ve insanlık için bizi hüşyar kılmalı, diriltmeli elleri semaya çevirmeli, gözyaşı ile rahmanın kapısını çalmalı onların temiz ve aziz bedenini, kalpleri ile birlikte bu ağır imtihandan kurtulması için yakarmalı, kendimiz için de kirlenen gönüllerimizi de vurdumduymazlığın, havaleciliğin, gaflet ve ihanetin pençesinden kurtulması için hep dua etmeli...
Yüreğine sağlık, yazın inşaallah dualara vesiedir...