Kalbimizden Vurulduk
Önceki gün ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en büyük terör saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Onlarca sivil insanımız katledilirken, yüzlercesi ise yaralandı. Terör kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın, insanlık adına kınanması, lanetlenmesi gereken bir durumdur.
Bu seferki terör olayının ülkemizin kalbi olan Başkentte meydana gelmesi ve saldırının bilançosunun ağır olması, olayın ülkemizin bütünlüğüne yapılan saldırı olduğunu gösteriyor. Ülkemizin son yıllardaki devrim niteliğindeki gelişmişliği, insan haklarındaki ve demokrasideki geldiği nokta, aslında geçmişe dönüp baktığımızda ülkemiz üzerine oynanan ve yaşanan bu olayların tesadüf olmadığını gösteriyor.
Son on yılda devletimizin kendine ait gerçekleştirmiş olduğu bağımsız atılımlar emperyalist güçleri rahatsız etti, bundan dolayıdır ki yıllardır kontrolünde tuttuğu ülkemizin son yıllarda kendi istikameti doğrultusunda bağımsız hareket ederek insanıyla barışık, halkının menfaatlerini güden, şaha kalkan, Erdoğan gibi güçlü bir liderinin olması da zalim güçlerin Türkiye üzerinde yeni ve tehlikeli oyunlar oynamasına vesile oldu.
Bu oyunun ilk fitili kaçakçılıkla geçimini sağlayan Roboski köylülerinin sebepsiz bir şekilde 34 insanın öldürülmesi ile başladı. Bu olay devlet içindeki derin güçler tarafından yapıldı ve faillerinin üstünün örtülerek, hükümete ihale edildi. Müslüman Kürtler tarafından çok sevilen ve desteklenen o dönemin Başbakanı Erdoğan ve hükümeti, Seküler Kürt hareketi ve Ulusalcılar tarafından hedef alınarak itibarsızlaştırma ve iftira girişimleri yapılması ülkemizde bundan sonra yaşanacak kirli entrikaların habercisi gibiydi ve öyle de oldu.
Roboski olayından sonra; Reyhanlı'daki canlı bomba katliamı, Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimleri, Suriye‘nin belirsizliği, 7 Haziran seçimleri öncesi ülkenin siyasetindeki gizli ittifaklar Saray bahane edilerek, iğrenç iftiralar yapılarak bloklaştırılması, Suruç’taki 32 gencin canlı bomba tarafından katledilmesi, iki polisimizin uyurken şehit edilmesi ve çözüm sürecinin sabote edilmesinden sonra ülkemizin bir anda çatışma ortamına girmesi ve şehitlerin art arda gelmesi bu olayların ülkemizin üzerinde dönen oyunların başlıcalarıydı.
Önceki gün Ankara’da yaşanan katliamda bu olayların devamıydı. Sivil insanlara yapılan katliamın sadece sıradan örgüt işi olmadığı, uluslararası istihbarat birimlerinin işin içinde olduğu ve bütün bunların amacı devletimizin istikrarına, birlik ve beraberliğine sabote etme girişimleri gerçekleştirilerek, ülkemizi Suriyeleştirilmeye çalışan iç ve dış ihanet mihrakları 1 Kasım’da yapılacak olan seçimlerde istikrarın çıkmaması için profesyonelce yapılmış alçakça saldırı sonucu sivil insanlarımızı katlettiler.
Son zamanlarda akıl almaz oyunlarla Türkiye’nin bütünlüğüne zeval getirme girişimleri ve Uluslararası devletler tarafından, ikinci Gezi vakası sinsi bir şekilde yürütülerek ülkemizdeki illegal terör örgütleri üzerinden terör olayları ve canlı bomba eylemleriyle var olan hükümet ve Sayın Cumhurbaşkanımız yıldırılarak pes ettirilmeye çalışılarak, olaylar bu hükümetin yüzünden oluyor anlayışı geliştirilerek, ülkemiz üzerinde büyük oyunlar oynanarak, kaos algısı yapılarak, ümmetin umudu haline gelen ülkemiz belirsiz hale getirilerek, çatışma ortamı oluşturulmaya çalışılıyor.
Ben bütün bu yaşanan olaylarda bir hayır çıkacağını umut ediyorum. Neden derseniz! Zalimlerin pervasızca ülkemiz üzerine gerçekleştirdiği operasyonların kadim geçmişi olan bu coğrafyanın asil insanının basiretinin bu yapılanlara pirim vermeyeceği gibi bu olaylar karşısında geçirdiğimiz bu zor günlerde, millet olarak çelik gibi kenetlenerek kaostan yana değil, istikrardan yana olduğunu haykırarak tüm dünyaya duyuracaktır. Göreceğiz kazanan bu ülkenin Anadolulu, Mezopotamyalı, Asyalı, Avruplı insanları olacaktır. Ölen sivil vatandaşlarımıza Allahtan Rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına sabrı cemil niyaz ederim.
YAZIYA YORUM KAT