Mavilim-3
Mavilim, bu soğuk havada titreyen ellerimle, sızlayan yüreğimle, karşılıksız sevgimle sana geldim. Yine hüzünlüsün, bende öyleyim. Sahile vuran dalgaların sesi yine beni sana getirdi. Hüznümün ve sevdalarımın anlamını seninle paylaşmaya geldim.
Bu yağmurlu günde, soğuk havada senden esen rüzgarın kokusunu içime çekiyorum ve ciğerlerimin derinliklerinde seni soluyorum. Mavilim neden hüzünlüsün, neden dalgalarının çığlığı ölümün habercisi gibi geliyor? Yoksa bizler faniliğimizi unuttuğumuzdan mıdır ne! Evet haklısın hayata ne kadar da dalmışız değil mi? Kendimizden bihaber yaşıyoruz, inan senin o derinlerden gelen gizemindeki çığlığının mesajını alıyorum, yine kızmışsın kendini fark ettirmenin kaygısına kapılmışsın. Martılar da rüzgarında, sana gelmekte zorlanıyor. Anlaşılan bugün martıları da kabul etmiyorsun. Şu koyu lacivert rengin duygularımın depreşmesine sebep oluyor. Yalnızız mavilim! bakma öyle gülüp konuştuğumuza, duygularımızın derinliklerinde aşk, ızdırap ve sevdalarımızın bize yüklediği ağırlığı unutmak için vurdum duymaz davranıyoruz.
Evet mavilim, her geçen gün sevgilerimizin ve paylaşımlarımızın anlamını yitiriyoruz. Nefsimizde oluşan bencil duygular hayatımızı ben merkezli yaşamaya dönüştürdü maalesef! Birbirimizi anlamak için de çaba sarf etmiyoruz. Bilgi kirliliğininin yaşandığı bu çağda doğrusu artık ne istediğimizi de bilmiyoruz. Boşver diyorsun mavilim! boşveremiyorum, sorumsuzca, düşüncesizce, güvensizce yaşamaya boşveremiyorum. Hayatımda, tevhid bilinci algısı geliştikden sonra yaradanın bizlere yüklediği yükün altında bir kul olarak, dosdoğru yaşamanın zorluğunu anladıktan sonra, böyle yaşamamamız gerektiğini anladığım günden bugüne, içimdeki sancılar hiç dinmedi.
Biliyor musun mavilim! dağların taşların kabul etmediği bu yükü insanoğlu yüklendi ve bu acı gerçek içimizdeki isyan, yalan dünyaya ve anlamsız yaşamlara üzülerek doldu taştı. Hani bizler kavlubelada yaradana söz verirken ve bu davayı omuzlarımıza alırken hayatımıza anlam katan yaşamın yüklediği yükün doğrularını yaşamaya başlayacaktık. Ne oldu bize mavilim! ne oldu bu ümmetin yetim çocuklarına niye bu kadar yabancılaştık birbirimize, niye bu kadar resulden ve yaradandan bağımız gevşedi, niye ötekileştiriyoruz birbirimizi, hani biz kardeşdik, niye bu hale geldik?
Ne yapalım mavilim; korkularımızı, endişelerimizi, kavgalarımızı, günahlarımızı bir kenara bırakıp çamur yanımızın (nefsimizin) bize hitap ettiği şehevi arzuları, bencil duyguları sorumsuzca ve kaygısızca yaşayalım mı? Olmuyor mavilim, içimizdeki katmerleşmiş acılarımız bu fani dünyadaki mağduriyetimiz, anlaşılamamanın burukluğu hep mazlumlara kaldı.
Olsun mavilim,sevdalarımız, hüzünlerimiz, bastırılmış isyanlarımız, hayatı anlamada bizi daha da olgunlaştıracaktır inşallah. Gönlümüzü ve aşklarımızı tekrardan canlandırmak dileğiyle.
Şimdilik hoşçakal MAVİLİM.
YAZIYA YORUM KAT