Büyük destanların yazıldığı, koca koca imparatorluklar kurularak dünyaya yön verildiği; acıların, sevinçlerin  ve kahramanlıkların yaşandığı, tarih boyunca dünya mazlumlarının sığınağı olan Anadolumuzun 10 şehrinde dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş yüzyılın en büyük doğal afeti yaşandı  maalesef… 

Nereden başlamak gerek bilemiyorum... Ölen on binlerce insanı mı, yuvaları darmadağın olmuş aileleri mi, enkaz altında kalmış dua bekleyen kardeşlerimizi mi, yetim kalan çocukları mı, evlat acısıyla yüreği yanan anne babaları mı,  enkaz altından bir canlı daha çıkarırız diyerek canlarını feda eden isimsiz kahramanları mı, elinde avucunda ne var ne yok koşa koşa yardım tırlarına götürenleri mi, deprem bölgesine yardıma gitmek için yüz binlerin gönüllü seferberliğini mi  yazayım inanın şaşkınım, sözün bittiği yer bu olsa gerek.

Bir yanda çok büyük acılar yaşanırken, bir yanda da yüce gönüllü necip milletimizin fedakârlığını görünce umudumuz bir kat daha artıyor. Depremde yıkılan şehirlerin ölüm ve yasının soğuğu ülkemize ve dünyanın dört bir yanına yansıyarak iliklerimize kadar işledi. Ah kahırlı güzel  Anadolum tarihte bu senin kaçıncı acındır böyle. Oysa ne çok hayallerimiz vardı, bir sabah kalktığımızda her şey bir anda değişti. Dünya 6 şubat 2023 tarihini unutmayacak. Bizler ise böylesine tarihi bir felakete şahitlik etmenin hüznünü ve acısını ölene kadar yüreklerimizde bir kor ateşi gibi taşıyacağız…

AFAD’ın resmi açıklaması depremin korkunç boyutunu anlatmaya yetiyordu. Anadolu coğrafyasının son 2 bin yılda yaşadığı en büyük deprem. Kahramanmaraşımız, Hatayımız, Adıyamanımız, Malatyamız, Gaziantebimiz en ağır hasarı alırken, Osmaniye, Diyarbakır, Kilis, Adana ve Şanlıurfa şehirlerimizde on binlerce  vatandaşımızı kaybettik. 14 milyona yakın insanımız depremden etkilenirken, 85 milyon insanımızın her bir ferdiyle beraber şehirlerimiz, caddelerimiz, çarşılarımız, ağaçlarımız göz yaşına boğuldu. Milyonlar hep bir ağızdan "Yarabbim yardım et" diyerek sabırla dua etti.

Deprem sabahı devletimiz her zamanki gibi hızlı bir şekilde hemen krizi yöneterek 4. dereceden alarm verdi. Bu, uluslararası yardım çağrısı anlamına geliyordu. Bu durum depremin felaketini anlatıyordu. Depremin etkilediği alan nerdeyse Almanya kadar, etkilenen nüfus ise Yunanistan’ın nüfusu kadardı. Medeniyetin beşiği olan bu kadim coğrafyanın insanı, geçmişte birçok badireler atlatmış, birçok defa istilalara ve doğal afetlere maruz kalmasına rağmen bu büyük medeniyetin insanları adeta küllerinde yeniden doğarak, Allah’ın yardımıyla üç kıtaya hüküm ederek, adaletle dünyaya yön vermiştir.

Bu asil millette;
bu iman,
bu feraset,
bu fedakarlık,
bu güç,
bu dayanışma,
bu samimiyet,
bu mücadele ve kardeşlik ruhu olduğu müddetçe Allah’ın izniyle devlet-millet el ele vererek bu zor günlerin de üstesinden gelecektir.

İnşirah Süresinde "Feinne me’al usri yusra. İnne me’al usri yusra" diyor. Mealen  “Elbette her zorluğun yanında bir kolaylık vardır.” Yani Rabbimiz bizlere, her zorluktan sonra bir kolaylığın müjdesini veriyor. Gün birlik olma günüdür.

Deprem bölgesinde bir insana daha ulaşmak için enkaz kazıyanlar, taş kaldıranlar, çadır kuranlar, yemek dağıtanlar, yardım götürenler vb. işler yapanlar MÜBAREKTİR… Yalnız topluma karamsarlık aşılayıp, morallerini bozarak fitne ateşini yakıp, taş atanlar hariç… 

Rabbimiz veren el olarak fedakârlık yapanları şöyle müjdeliyor. De ki: “Durmadan bir şeyler yapın; yaptıklarınızı Allah da, peygamberi de müminler de görecektir. Sonunda, gizliyi de açığı  da bilenin huzuruna çıkarılacaksınız ve O size yapmış olduklarınızı haber verecektir.” Tövbe suresi 105 ayet.

Depremde ölen kardeşlerimize rahmet, kalanlara sabr-ı cemil niyaz ederken, tüm yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Rabbim ülkemize metanet, milletimize sabır, devletimize güç versin.