Dağların Yeşile Boyandığı Beldelerden
Ramazan dan bu yana yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. On altı sene havasını teneffüs ettiğim, suyunu içtiğim şirin Adilcevaz’dan ve gönül dostlarımdan, ahbaplarımdan, kardeşlerimden mekan olarak ayrılmış bulundum.
Mekan ve fizik olarak uzaklaştım amma ruhumuzun, gönlümüzün hep yakın olacağı memleketim, beldem ve toprağım olarak aidiyetimin tavan yaptığı yer olarak kalacak Adilcevaz. Muhterem hocam Zeki TAN ve yakın zamanda yazsını vefasıyla paylaşan Hüseyin KILIÇ’ ın yazılarında belirttiği gibi Adilcevaz’ ı bize yakın kılan, sevgisini en derin şekilde yerleştiren öyle sebepler, mümtaz şahsiyetler, muhabbetinde demlendiklerimiz öyle şahsiyetler var ki… Çok geniş renkli bir yelpazem vardı Adilcevaz’ da. Adı ne olursa olsun, tarafı neyi belli ettiriyorsa ettirsen, rüzgârı nereden eserse essin illa ortak bir renk çıkarıyordu ve bu insanlık rengiydi ve bu renkte omuz verdiğimiz ve omuz veren dostlarım vardı. Hangisini? Deseniz, hangisinden başlayayım? Diyecek kadar…
Ayrılma aşamasında zaruri nedenlerden dolayı çok ama çok arzu etmeme rağmen tek tek görüşüp helallik dileme imkanı bulamadıklarım oldu. Öyle bir mahcubiyet var ki tarif edemem. Bazen aklıma geldikçe boncuk boncuk terler alnıma hücum ediyor. Lütfen hakkınızı helal ediniz.
Mahallelim, büyüğüm Zeynelabidin Hocamın oğlu aziz kardeşim Mehmet Bakır Özdemir in de Hakk’a rücu ettiğini, rahmet-i rahmana vasıl olduğunu duydum. Allah rahmet etsin. Allah ailesine, babasına ve kardeşlerine sabır versin. Merhum kardeşimiz incinmeden ve incitmeden temiz şekilde tebdil-i mekân eyledi. Zaman ahir zaman… Dehşetli ve fitneli zaman… Böyle bir zamanda emaneti sahibine sağlam bir şekilde teslim etmek kolay değil gerçekten. Benim şahsımda hep dileğim şu olmuş ki son nefese kadar sapmadan sapıtmadan istikametli olmayı ve emaneti doğru şekilde teslim etmek…
Mevsim güz ve yağmurun nüzul ettiği günlerdeyiz… Yağmurun manası rahmettir… Düştüğü yerde hayat alametleri tezahür eder görünür. Yağan yağmurlar toprağı yumuşattığı gibi inşallah gönüllerimizi de ihya eder, kalbi hassasiyetlerimizi canlandırır.
'Ey Adem oğulları!' Diyor ayet. Hepimiz Adem oğluyuz ve abdullahız. (Allah’ın kulu). 'Allah’a itaat edin.' Diyor devamında. Geldiğimiz ortak yeri ve varacağımız ortak adresi ve yücelten esası bildikten sonra şairin özlemini duyduğu memleket çıkar ortaya. Ne demişti şiirinde Cahit Sıtkı Tarancı:
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı TARANCI
Memleket özlemi ilen nizamsız ve düzensiz bir yazı ile yeşilin dağlarına boyandığı Antalya-Kumluca’ dan bir selam vermiş oldum.
Selam ve muhabbetlerimle…
YAZIYA YORUM KAT